Detay

Dusan Alimpijevic’in kartviziti

14 Mart 2024 Perşembe 16:23 - Son Güncelleme 14 Mart 2024 Perşembe 17:45  |  Kaynak : TRT SPOR

BKT EuroCup’ta yarı finale çıkan Beşiktaş Emlakjet, son yılların kendisi adına en heyecan verici sezonunu yaşıyor. Bu satırlarda, Başantrenör Dusan Alimpijevic önderliğinde gelen yarı final öyküsünü ve saha içi görüntüsünü inceleyeceğiz.

2000’lerde Beşiktaş basketbolu, ortalama 4-5 yıllık periyotlar içerisinde hedefsiz kimliğinden kurtulup heyecan dolu sezon yaşayan fakat bunu sürekli hale getirmekte zorlanan bir görüntü çizdi.

El-Amin ve Ayuso ile başlayan, Apodacalı, Shumpertlı, Nicevicli takımla devam eden, NBA yıldızları ve akabinde Ergin Ataman’la gelen dört kupayla maksimum noktasına ulaşan, Ufuk Sarıca’yla final görülen ve Alperen Şengün önderliğinde yeniden Beşiktaşlı basketbolseverlere tutku aşılayan bu döngünün aralarında kalan hedefsiz boşluklar, geçtiğimiz yıl yaşanan küme düşme tehlikesiyle en büyük alarmını verdi.

Yaz döneminde Nedim Yücel-Dusan Alimpijevic ikilisinin göreve gelmesiyle yeniden heyecan kazanan şube, bugün belki EuroChallenge şampiyonluğu da dahil olmak üzere uluslararası arenadaki en büyük heyecanını yaşıyor: BKT EuroCup yarı finali.

Peki, bu başarı nasıl geldi? Siyah-beyazlı ekibi son dörde hangi doğruları getirdi? Beşiktaş kadrosu neyi yapabilir ve hangi alanlarda zaaf gösterir durumda? Gran Canaria ve Hapoel Tel Aviv turlarının şifresi neydi?

En önemlisi de, Bourg eşleşmesinde bizleri neler bekliyor?

Bu gibi sorulara yanıt arayacağımız beyin fırtınasına hoş geldiniz.

Beşiktaş Emlakjet kadro yapısı ve şu ana dek karşımıza çıkan zaafları

Genellikle draft edilmemiş, oyun karakteri olgunlaşmamış, Avrupa basketboluna adaptasyonu vakit alacak ve oyunun her iki yönüne hitap etmeyen skorerlerle sezona girmesine alışkın olduğumuz Beşiktaş, bu sezon bambaşka yapıda bir kadro kurdu.

Beşiktaş’ın 1 ve 2 numara rotasyonunda oyun çeşitliliği ve fiziksel üstünlük kurma ihtimali çok yüksek değil. Siyah-beyazlılar, bu iki hatta “undersized” (pozisyonuna göre düşük fizikli) oyuncular barındırıyor ve özellikle Needham’ın vücudunu öne iterek yaptığı hamlelerden kaçınmaması nedeniyle kolay faul problemine giriyor.

Aynı Needham, bu faul sorununa rağmen özellikle ters eşleşmede umulmadık kalitede bir savunmacı olmasıyla, şut ritmini yukarı çıkaran önemli bir parça olmasıyla birlikte pasörlüğü ve top hakimiyeti çok ön plana çıkan bir oyuncu değil. Onu bu alanda rahatlatması beklenen Kyle Allman da beklenen girişi yapamadı ve birkaç maç dışında yalnızca Needham’a dinlenme alanı açmış oldu.

Berk Uğurlu gibi oyun zekası yüksek ancak dribblingini kesmeye zorlanabilir bir oyuncunun yanında, kaliteli şutörlüğüne rağmen topu çok fazla yere vurmadan oynaması icap eden Yiğit Arslan yer alıyor. Bu tabloda, aslında Beşiktaş’ın hem kriz anlarını oynaması hem de yarı sahada topu eline verebilmesi açısından hücumdaki en kritik parçası Jonah Matthews oluyor.

Bu da, Beşiktaş’ın spesifik ortamlar dışında bir ‘hücum takımı’ kimliğiyle maç kazanmasını güç kılıyor. Çünkü kısaları, çoğu rakibinin aksine uçsuz bucaksız bir hücum gücü sağlamıyor. Dolayısıyla, kazanmak için muhakkak maç genelinde veya en azından karar anlarında savunma becerisinin öne çıkması icap ediyor.

Siyah-beyazlı ekibin 3-4-5 numara pozisyonlarında, yine kendi bölgesi için fiziksel üstünlük kurması garanti görülecek belki de tek parça Matt Mitchell. Özellikle Delgado ve sezon ortasından sonra Kerem gibi temastan kaçınmayan, ribaundlara agresif giren oyunculara sahip olmasına rağmen Beşiktaş Emlakjet uzun rotasyonu, kalın ve atlet bitiricileri durdurmakta güçlük çekiyor.

İkili oyun savunmasında pivot (Delgado), rakip kısanın üzerine çıktığı zaman kısa devrilmede top alan, bu topları çember çevresinde birden fazla tarzda bitirebilen, gerektiğinde sırtını dönüp burada da skor üretebilen uzunlar, Beşiktaş’ın şu ana dek zayıf karnını gösterdi. Bunlara Karşıyakalı Carey, Galatasaraylı McCormack, Anadolu Efesli Oturu ve özellikle London Lionslı Olaseni’yi örnek gösterebiliriz.

Normal şartlarda dış savunması güçlü olan Beşiktaş Emlakjet, bu tip uzunlarla karşı karşıya kalıp onları durduramadığı zaman üç sayı çevresindeki savunma kalitesini de kaybediyor. Çünkü hem mevcut pota altı oyuncularıyla kısaların indirdiği topları tam olarak kapatamıyor, hem de 4 numaraları yardıma geldiğinde yeterince alan kaplayamıyor. (Bazı maçlarda Kerem Konan buna istisna oluşturmayı başardı)

Alınan mağlubiyetlerin pek çoğunun hikayesini bu yazdı ve hatta, EuroCup’ın en zorlu grubunda ilk 2’yi zorlarken son haftalara 5-6. Sıra için mücadele verir hale getiren unsur bana göre bu oldu.

Ardından, son şampiyon Gran Canaria ile eşleşildi ve Dusan Alimpijevic’in uzmanı olduğu “tur deplasmanı” geldi çattı.

Gran Canaria eşleşmesi

Yukarıda saydığım örnekler üzerinden Beşiktaş Emlakjet’in savunmakta problem yaşadığı uzun tipini tanımlayabildiğimize inanıyorum. Gran Canaria maçı öncesi kağıt üzerindeki en büyük avantaj, İspanyol ekibinin bu tip bir pivota sahip olmamasıydı.

Bunun yanında, Canaria’nın 1’den 5’e hemen her pozisyonda kaliteli pasörleri, Brussino gibi uzun ve hücum çeşitliliğine sahip bir ikili oyun silahı, açık sahayı oynama alışkanlığı ve alarm durumunda bire birlerine başvurulacak Slaughter, Landesberg gibi parçaları vardı.

Bu tip bir rakibe karşı tempo kontrolünü çok iyi ayarlamanız gerekir. Üst üste boş geçeceğiniz hücumlar, savunmada ne kadar eforlu olursanız olun bir noktada sizi düşürür. Zaten ilk çeyrekte skorda geri kalmanın hikayesi de böyle oluştu.

Ne var ki, Gran Canaria da grup aşamasında kısa devrilmeden skor üreten uzunları savunabileceğine dair sinyal vermemişti. Dusan Alimpijevic, geldiği günden bu yana bekleneni karşılayamamış Simonovic ve faul çizgisinin bir adım içinden tek elle atışlarda oldukça net sonuç alabilen Delgado üzerinden çizilen oyunlarla hem Gran Canaria’nın hızını kesti, hem de dışarıdan çok kötü şut atılan dilimde skoru yakalamayı başardı.

İkinci yarı, bir noktada rotasyonu genişletmenin, bench oyuncularına tanınan özgürlüğün ve Jaka Lakovic’in aldığı savunma riskini cezalandırmanın hikayesine konu oldu. Lakovic, Simonovic ve Delgado’nun oluşturduğu etkinliği kısıtlamak için Needham-Matthews ikilisinin sahada olmadığı anlarda savunmayı içeri gömmeyi tercih etti. Bu durumda topu çember çevresine indirmeniz güçleşecek ama uzak mesafeli şutları daha zayıf bir savunmaya karşı atma ihtimaliniz artacaktı.

Belki mücadele sona erdiğinde isimleri tepeye yazılmadı ancak üçüncü çeyreğin sonu ve son çeyreğin başında Berk Uğurlu-Yiğit Arslan ikilisi, Gran Canaria’nın bu savunma stratejisini yerle bir etti.

Bir noktada Beşiktaş, “switch” (adam değişme) savunmasıyla Gran Canaria’nın ikili oyun oynama ihtimalini sıfırlama yoluna gitti. Artık rakibin seçeneği, avantajlı eşleşmelerin üzerine gitmek olacaktı. Burada bahsettiğim “kalın ve ebatlı uzuna” sahip olmamanın etkisiyle Canaria’nın bire birleri tamamen kısalarına kaldı. Alimpijevic de bu bölümde takımı uzatarak Simonovic-Delgado-Kerem üçlüsünden en az ikisini mutlak suretle sahada tuttu ve hem rakipten uzun kaldı, hem de hücumda çok önemli ribaundlar topladı.

Bu sezon Gran Canaria’ya oyun olarak net şekilde teslim olmuş takımların yaptıkları en temel hata, Ethan Happ ve Ben Lammers’ın çemberin çok altına girmelerine rağmen bitirebildikleri pozisyonların etkisinde kalarak üç sayı yayı çevresindeki baskıyı içeri yönlendirmek oluyordu. Oysa bu oyuncular fiziksel kapasiteleri itibarıyla bir noktada durdurulabilecek isimler. Beşiktaş bu hataya düşmedi ve son bölümde Gran Canaria kısalarının üzerindeki baskıyı hafifletmedi.

Hemen üst paragrafta üzerinde durduğumuz “en az iki uzunu sahada tutma” tercihi, Mitchell’la da birleşince maçın karar anlarında Beşiktaş’a ribaund farkını kapama ve bu ribaundlarla oyunu kontrol altında tutma olanağı tanıdı. Zaten fişi çeken isabet de Simonovic’in hücum ribaunduyla geldi.

Hapoel Tel Aviv maçı ve tarihi geri dönüş

Gran Canaria’dan farklı olarak Hapoel, herhangi bir apolete sahip olmamasına karşın çok daha derin kadrosu ve geniş hücum opsiyonlarıyla, fiziksel açıdan da Canaria’ya oranla eşleşmesi güç kilit oyuncularıyla bana göre daha zor bir eşleşmeydi. Zaten grupta her iki maçta da temsilcimizi yenilgiye uğratmışlardı.

Maçın ilk yarısı, birbirini tekrar eden bir kabus sarmalı şeklinde geçti.

Beşiktaş Emlakjet maçın ilk 3-4 dakikasına güçlü olduğu dış savunmada agresyon göstererek başlamaya çalıştı ancak Kyle Alexander ve Tomer Gimat’ın üst üste isabetleriyle çember çevresine devrilen fizikli oyuncuları savunamama problemi yeniden baş gösterdi. Buna faul problemi de eklenince çok kısa sürede dış savunma da gevşedi ve tabiri caizse Will Cummings şov başladı.

Takip eden 16-17 dakikalık dilim boyunca rahat rahat çembere giden Cummings’i, Timor’u, Angola’yı ve bu oyunculara gelen yardımlar neticesinde kaçan turnikeleri rahatlıkla tamamlayan Jaylen Hoard’u izledik.

Değerini maç sonunda anlayacağımız bir isyanla, devrenin bitiminde Matt Mitchell’ın farkı 24-25 bandı yerine 18’e çektiği dilim sonrası Alimpijevic’ten strateji değişikliği geldi:

“Bütün bir devre boyunca kısaların her adımını gölgeleri gibi takip etmeye çalıştık ama hem geçildik, hem de faul problemine girdik. O zaman 1-2 adım mesafe verelim ve penetreleri takip edebilmeye başlayalım, şut atacaklarsa da bu riski göze alalım.”

Yeni anlayış, üçüncü çeyreğin başında rakibin oyun ezberini bozdu. İlk yarıda birbirinin aynısı hücumlarla 57 sayıyı gören Hapoel, Timor ve Holland’ın arka arkaya kullanamadığı toplarla hem açık sahada yakalandı hem de ekibimize ritim bulma şansı verdi.

İlk yarıda çözüm bulamadığı anlarda hemen her parçasıyla savunmayı açmaya çalışan Beşiktaş Emlakjet, devre sonunda Mitchell’ın savunulamayan bire birlerinden hareketle topu yine o bire birleri oynayabilecek parçalarına; Mitchell ve Matthews’a teslim etti.

Bu iki oyuncunun, özellikle Matthews’ın çok hızlı ritim bulması sonucu hem fark eridi, hem momentum bize geçti hem de Hapoel hücumları tamamen Cummings ve Timor’un süre dolarken alacakları kararlara kaldı. Aslında her iki oyuncu da skor üretmeyi başardı ama yan parçaların skora dahiliyeti kesildi.

Son çeyrek boyunca Hoard, Angola, Munford gibi oyuncuların, Beşiktaş’ın yönlendirmesiyle kullanmak zorunda kaldığı topların %90’ından sonuç çıkmadı.

Bu bölümde Matthews ve Mitchell’a iki kritik yardımcı sahne aldı: Needham ve Delgado. Özellikle Delgado’nun sezon içerisinde çembere gidişlerinde vücut dengesini çok daha iyi sağlar hale gelmesi ve pasörlüğünü ön plana çıkarması, bu gibi anlarda takıma çok yardımcı oldu ve olmaya devam ediyor.

Needham da, son 3 dakikada top elinde fazla kalmasına ve yorgunluğun etkisiyle arka arkaya hatalı kararlar almasına rağmen, geri dönüşü taçlandıran dilimde dışarıdan tamı tamına dört kritik isabet buldu.

Son beş dakikada, Gran Canaria maçının sonunda hikayeyi yazan Simonovic-Delgado ikilisi bir kez daha ribaund avantajını Beşiktaş’a getirdi. Bu ikiliden biri perdeye giderken diğeri çember altında bekliyor, şut atıldığı esnada perdeci de potaya atak ediyor ve bir anda iki güçlü ribaund tehdidi sayısal üstünlük kuruyor. Bana göre beşinci faulünü aldığı dilime kadar Angel Delgado, Beşiktaş’taki en iyi devrelerinden birini oynadı.

Esasen bu maç, Gran Canaria ya da Paris-Badalona gibi deplasmanlardaki zaferlerden farklı olarak bambaşka bir koçluk örneği gösterdi. Zira bu sefer yapılan hazırlığın neredeyse hiç karşılık vermediği, rakibin istediği her şeyi sahaya yansıttığı ve en önemlisi, telafi şansı bulunmayan bir ortamda müsabaka içerisinde yapılan strateji değişiklikleri ve oyunculardan alınan yanıtla çok önemli bir galibiyet geldi.

Bourg eşleşmesinde bizleri neler bekliyor?

Bourg, EuroCup’ın en atlet takımlarından biri.

Bu atletizm, onlara dış savunmada büyük bir güç sağlıyor ve çok fazla açık saha fırsatı buluyor/bitiriyorlar. Zaten EuroCup’ın en fazla top çalan takımı konumundalar.

Bunun yanında, üç sayı yayı ve çevresinde çok fazla atıcısı olan bir ekip. Adını dünya basketbolunun önemli satırlarında yazdırması beklenen Risacher başta olmak üzere çok fazla dış opsiyon bulabiliyorlar.

Bunun yanında, sırtı dönük oynayabilecek profilde oyuncu sayıları çok az. Özellikle en fazla süre alan iki pivotları, tamamen kısalarının oynattığı kadar hücum işlevi sağlayan ‘zıpzıp’ parçalar. Bu durumda Beşiktaş’ın kısalara yapacağı baskı ekstra önemli hale geliyor.

Hatta bu eşleşmenin anahtarı, rakibin sırtı dönük oynayan uzun sayısındaki azlıktan da faydalanarak “switch” savunması olabilir.

Bourg sertliğe yanıt veren ama hücumda verimli olmak için tempo arayan, bu tempoyu da fast-breaklerle yukarı çekmeye çalışan bir takım. Düşük ritimde giden bir maça hücumlarıyla adapte olmaları vakit alıyor. Haliyle bu hızlı hücumları vermemek için, bir başka deyişle top kaybından kaçınmak için hücum süresini tüketecek bire birlerin sayısını artırmak verim sağlayabilir.

İkili oyun savunabiliyor olmakla beraber güçlü post-upçılar ile eşleşebilen belli sayıda parçaları var. Hızlı kısa perdelerle bu eşleşmeleri istediği gibi dizayn edip Mitchell ve Delgado’ya post-up hazırlamak, Beşiktaş’ın olası krizden çıkış yöntemi olabilir.

Siyah-beyazlı ekibin sahadaki her saniyeye sirayet edecek şekilde karakter gösteren bir kadrosu var. Bu kadro, EuroCup’ın en güçlü kadrosu değil. Hatta bana göre geride bıraktığı iki rakibinden de kaliteli değil. Ancak hem koçun felsefesinin tamamen aşılandığı, hem rol dağılımının net olduğu hem de mücadele etmekten keyif alan bir ekip var karşımızda.

Pek tabii ki, bu eşleşmelerin uzmanı olduğunu gösteren Dusan Alimpijevic gibi bir lider önderliğinde.

Beşiktaşlı basketbolseverlerin birkaç yıldır özlemini duyduğu heyecanları yaşatan bu maceranın yakın geçmişini elimden geldiğinde mercek altına aldım.

Bu satırlara kadar eşlik eden, vakit ayıran, kıymet gösteren herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyor, yeni zaferler ile buluşmayı temenni ediyorum.
 

Sıradaki Haber
Sporla Yaşayan Şehirler… Van!
Yükleniyor lütfen bekleyiniz