Detay

Gölgede kalanlar

17 Mart 2024 Pazar 13:02 - Son Güncelleme 17 Mart 2024 Pazar 13:16  |  Kaynak : TRT SPOR

Bazı futbolcular üst seviye kariyere sahip olmasına rağmen farklı sebeplerden dolayı hep bir adım geride kalanlardan oldu, ne olursa olsun, bu tarz gölgede kalanlar hem futbolda tarih yazdı, hem de tarih onları yazdı. Cankat Koç kaleme aldı

Gölgede kalanlar…

Bir sinema filminde yardımcı oyuncular, ne kadar iyi bir performans sergilerse sergilesin çoğu zaman başrol oyuncusunun gölgesinde kalır.

Ya da birden fazla başrolün olduğu yapımlarda bir oyuncu o kadar iyi bir performans gösterir ki, diğer ana karakterleri gölgede bırakabilir.

Futbol dünyasında buna benzer durumlara zaman zaman rastlanabiliyor.

Büyük karakterli ve yetenekli futbolcular, zaman zaman takım arkadaşlarının gölgesinde kaldı.

Futbolun belki de ilk süper starı Pele, 3 kez Dünya Kupası kazandığında Brezilya Milli Takımı iyi bir ekibe sahipti.

Özellikle de hücumun en etkili isimlerinden biri olan Garrincha, o takımın olmazsa olmazlarındandı.

50 kez Sambacıların formasını giyen Garrincha, sporun zirvesi olan futbolun ilk süper yıldızı Pele’nin gölgesinde kalan bir isim oldu.

Ve belki de tarihin ilk büyük ‘gölgede kalanı’ oldu.

Yine Brezilya Milli Takımı’nda geri planda kalan bir diğer büyük isim, Ballon d’or ödüllü bir futbolcu…

Rivaldo, Barcelona’da gösterdiği performansla 99’da dünyanın en iyisi olmayı başardı.

Ancak yıldızlarla dolu 2002 Dünya Kupası kadrosunun ön plana çıkan birkaç futbolcusundan biri olamadı otoritelere göre.

Fenomen Ronaldo’nun hem performansı hem de ilginç saç stiliyle 1 numaralı adam olduğu Milenyum’un ilk sambacı jenerasyonunda takımın yardımcı oyuncusu da Adriano’ydu.

Hatta yıldızı yeni yeni parlamaya başlayan ve geleceğin futbolcusu olarak tanımlanan Ronaldinho bile Rivaldo’yu gölgede bırakan isimlerden oldu.

Şimdilerde en büyük aşkı Boca Juniors’un başkanlığını yapan Riquelme de futbol tabiriyle tarihin en ‘underrated’ futbolcularından biri oldu.

Dev takımlardan yıllarca teklif almasına rağmen kariyerinin zirve yıllarını LaLiga’nın orta halli takımı Villareal’de sürdüren Arjantinli futbolcu, daha sonra Boca Juniors’a transfer oldu.

Messi, Aguero, Di Maria gibi isimlerin çaylak olduğu yıllarda Arjantin Milli Takımı’nın kaptanı ve yıldızı olan tecrübeli futbolcunun ismi hep dönemin yıldız futbolcularının gerisinde kaldı.

Ülkemizde Fenerbahçe’de forma giyen Dirk Kuyt ise özellikle de Liverpool’da ve milli takımında gölgede kalan bir isim oldu.

Bitmeyen enerjisi ve skorerlik anlamında her sezon istikrarı olan hücum oyuncusu, Premier Lig’de takım arkadaşları kaptan Gerard ve golcü Fernando Torres’in geri planında kaldı.

Kuyt ayrıca Hollanda Milli Takımı’nda da Sneijder ve Robben’in ardından üçüncü adam konumundaydı.

Fatih Terim’in Milan’a transferinde öncülük ettiği Rui Costa, Portekiz Milli Takımı’nın özellikle de 2002 Dünya Kupası ve 2004 Avrupa Şampiyonası’ndaki takımlarının önemli bir ismiydi.

Fiorentina’da yıldızı parlayarak dönemine göre çok ciddi bir bonservis bedeliyle Milan’a transfer olan Costa’nın Milli Takımı’nda başrolde olamamasının yegâne sebebi Luis Figo oldu.

Figo’nun futbolda bir ihanet hikâyesini yazdığı yıllarda Rui Costa, 2004 finalisti Portekiz’in ikinci adamı oldu.

Aynı yıllarda gölgede kalan bir diğer isim de Bergkamp’dı.

O yıllarda Avrupa futboluna damga vuran ve yenilmez armada unvanına kavuşan Arsenal’in her parçası çok kıymetliydi.

Ancak tecrübeli isim Bergkamp ile genç yıldız Henry, takımın öne çıkan isimleriydi.

Highbury’nin çimlerinde takımının gol yükünü sırtlayan bu iki isim arasında Bergkamp, süratiyle dikkat çeken Fransız genç meslektaşının her zaman bir adım gerisinde kaldı.

Los Galacticos’un 2’nci perdesinde de hep geri planda kalan isim Benzema oldu.

Yıllarca süren Ronaldo-Messi rekabetinde, Madridista’ların gözü hep Portekizli yıldızın üzerindeydi.

Her sezon çift haneli gol sayısına ulaşan Benzema, Ronaldo’nun takımdan ayırılışına kadar hep gölgede kalan isim oldu.

Bir yıldız olarak futbol dünyasına giriş yapan Neymar ise hem Barcelona’da hem de Paris Saint Germain’de hep üçüncü adam oldu.

Barcelona’da MSN olarak anılan Messi-Suarez-Neymar üçlüsünde 1 numara tabi ki Messi’ydi.

Hücumun en ucunda forma giyen Suarez de özellikle de Messi ile olan uyumundan dolayı o üçlünün iki numarası oldu.

Paris Saint Germain’e rekor bir bedelle transfer olan Neymar, daha sonra Messi’nin Paris ekibine gelişiyle Arjantinli futbolcunun ve Mbappe’nin arkasında kaldı.

Bu örnekler gibi belki de daha birçok futbolcu, üst seviye kariyere sahip olmasına rağmen farklı sebeplerden dolayı hep bir adım geride kalanlardan oldu.

Ama ne olursa olsun, bu tarz gölgede kalanlar hem futbolda tarih yazdı, hem de tarih onları yazdı…

Sıradaki Haber
Rekabette 135. randevu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz