Türk basketbol kamuoyu, taraftarlar, herkes Fenerbahçe Beko'nun arkasında ve son 1 aylık periyot gösterdi ki takımın yeni bir tarih yazmaya inancı tam.

Bu muazzam heyecanın background'una birazcık göz gezdirecek olursak...

Rekabet ateşinin her geçen gün körüklendiği, dile kolay tam 6 takım için tüm sezonun kaderinin son topa kaldığı başka bir sezon izledik mi?

Cevap kesinlikle hayır.

Sezona felaket ötesi bir başlangıç yapan temsilcimiz Fenerbahçe Beko'nun da rüyası işte tam da bu kabusun içinden yeşillendi. Sezon başında Euroleague güç sıralamasında 13. sıraya kadar gerileyen sarı lacivertli temsilcimizin bu destansı hikayesindeki en önemli pay sahipleri şüphesiz ki koç Jasikevicius ve takımın lideri Calathes...

Jasikevicius zekası

Maç planları, her maç için ayrı kurgulanmış maç kadroları, özellikle Play-Off'larda mola sonraları çizilen kritik setler, ilk beş seçimi, bench katkısı, savunma kurgusu ve tabii ki ettiği LİDERLİK.

Takımı yarı yolda devralmış, kadroyu kendi seçmemiş başka bir koç bundan daha efektif bir katkıyı Fenerbahçe Beko’ya sağlayabilir miydi? Asla...

Litvanyalı koç takımı kolektif olarak yukarı çektiği gibi, takım içinde bireysel anlamda neredeyse her oyuncudan ilave katlı almasını da çok çok iyi başardı.

Nigel Hayes Davis'i bir süper yıldıza çevirdi, Tarık Biberovic'i önce Avrupa sonra Türk basketboluna kazandırdı, top paylaşma kabiliyeti ile takımı tam bir asist canavarına çevirdi. Daha önce 4 final four gören genç koç için sıradaki tek hedef kesinlikle ve kesinlikle kupadan başka bir şey değil.

Profesör Nick Calathes

Doncic ile birlikte gerçek 1 numara oyuncularının neslinin tükenmekte olduğunu göz önünde bulundurursak, asist yükünü çeken bu oyuncuların hakkını teslim etmek de bizim boynumuzun borcu. Papaloukas ile başlayan, Diamantidis, Spaonulis ile zirve yapan ve Calathes ve Sloukas'in devam ettirdiği asist kökenli 1 numara geleneğinin mihenk taşlarından olan Calathes, kendine biçilen rol ve form grafiği açısından sezon başında patlama yapması beklenen en son oyuncuydu. Hele de Barça yıllarından çok büyük kavgaları olduğunu bildiğimiz Calathes - Jasikevicius ortaklığının takımı böylesi bir zirveye çıkarması hiç ama hiç beklenen bir şey değildi.

Bir basketbol üstadı olan NBA menşeili koç Rick Pitino'nun ''Gördüğüm en iyi pasör, Larry Bird'den bile iyi'' diyerek övdüğü Calathes; Monaco eşleşmesinde tam anlamıyla yetenekler bölümüne ''clutch üçlük'' özelliğini de ekleyerek adeta vitesi yükseltti. Üçlük tehdidi olmaması ile bilinen ve bu anlamda çokça eleştirilen Calathes son maçta belki de sezonun en zor iki hücum oyununda öyle iki top soktu ki, Fenerbahçe'nin Dörtlü Final kapıları bu sayede aralanmış oldu.

Takımdaki Genel Yükseliş

Madar ve Sertaç haricinde takımdaki neredeyse her oyuncudan katkı almayı başaran Fenerbahçe Beko'da final four kilidini açan diğer iki önemli unsur da şüphesiz ki Tarık ve Guduric oldu. Sezon başında adeta çuvallayan bu iki isim Jasikevicius önderliğinde öyle bir evrim geçirdi ki, takımın en kritik anlarında dribbling ve üçlük olarak elleri dahi titremedi. Play-Off gibi hataların affının olmadığı, çocukların adamlardan ayrıldığı bir arenada 5 ayrı oyuncudan çift haneli skor katkısı almak tam anlamıyla bir 'Liderlik Meziyeti'

Takımın, koçun, taraftarın ve hatta tüm Türk taraftarlarının nefesini tuttuğu Dörtlü Final rüzgarında, Ergin Ataman'ın Yoncaları'na karşı sarı lacivertli temsilcimizin galip geleceğinden asla şüphemiz yok.

Umarız ki 2017 yaşadığımız muhteşem duyguyu tekrar yaşar ve Fenerbahçe Beko ile Türkiye'ye Euroleague kupası 4. defa gelir.