Detay

Ada Vapuru #3 | Cristiano

01 Eylül 2021 Çarşamba 15:26 - Son Güncelleme 01 Eylül 2021 Çarşamba 16:12  |  Kaynak : TRT SPOR

Futbolun en güzel nostaljisi, yarının en büyük heyecanına dönüştü… Manchester’ın iki yakasını karşı karşıya getiren süper yıldız, bir kez daha “kırmızı” dedi. Cristiano Ronaldo, yeniden Premier Lig’de.

Futbolla ilgilenmese dahi hemen hemen herkesin maruz kaldığı bir karşılaştırma sorusunun iki tarafından biri. Yeteneği çalışkanlığıyla kıyasıya rekabet halinde olan, şöhreti tek bir marka etrafında süsleyen, çocukların gözdesi, futbolun Terminatör’ü Ada’ya geri dönüyor. Kimin gözleri daha dolu, kalbi yumuşacık, heyecanı dorukta bilinmez. Sir Alex Ferguson’ın mı, yoksa her nostaljik futbol aşığının mı?

Real Madrid’de kazanmaya ve kazandırmaya programlı bir makine, Portekiz’de ülkenin tarihini değiştiren bir lider, son yılların en sıkıcı Juventus’unu izlemeye değer tek şeydi…

Ama futbola ve onun futboluna dair hiçbir şey, Cristiano ve Manchester United’ın birlikteliği kadar özel değildi.

2002'de teneffüs zilleri koca bir nesli en büyük idolüyle; Brezilyalı Ronaldo'yla buluşturmak için çalıyordu. Henüz tarihe karışmamış mahalle maçlarında küçük Ümit Davalalar, El Fenomeno’nun dünyaya bıraktığı belki de tek kötü hatırayla, yalnızca kafalarının ucunda saç biriktiren miniklerle kapışıyordu.

Ne var ki herkes Sambacılara yetişecek kadar şanslı değildi. El Fenomeno, 90’ların ikinci diliminde doğan çocuklar için birkaç video ve ailelerinden dökülen anlatılardan ibaretti. Bu nesle başka bir kahraman gerekiyordu.

2003 yazının ağustos ayında o kahraman Manchester’a indi.

Bugünlerde dünyanın en büyük moda ikonlarından biri olsa da Cristiano o yıllarda salaş tarzıyla, spreyle ortasını tepeye diktiği saçlarıyla, estetik hareketleriyle sokaktaki herkese kendisinden izler bırakıyordu.

Mahalle maçlarında frikik kavgaları artmış, herkes Ronaldo’nun robotik adımlamalarını yapıp pet şişeyi iki taşın arasına gönderebilmenin hayalini kurar olmuştu.

Ailelere doğum günlerinde evlatlarını sevindirebilmeleri için kırmızı Ronaldo forması gibi oldukça kestirme bir yol doğmuştu.

PES 6’da Adriano’dan, FIFA 06’da Ronaldinho’dan sıkılanlar yeniliği Scholes’un CR7’ye çıkardığı toplarda bulmuştu.

Haftalar ayları, aylar yılları takip etti. Dünya yıldızı envanterine Premier Lig şampiyonlukları, gol krallıkları ve Devler Ligi kupası ekledi.

Sevelim ya da sevmeyelim, en iyisi olduğunu düşünelim ya da düşünmeyelim inkar edemeyeceğimiz bir gerçek var: Ronaldo, kariyeri boyunca meydan okumalarla motive olan bir sporcu oldu. Bu yüzden dünyanın en iyi takımı Barcelona’yla, kendisiyle birlikte dünyanın en iyi futbolcusu Messi’yle rekabet etmesi gerekiyordu.

9 yıllık Real Madrid serüveni ona ve kulübüne sayısız başarılar, son çeyreğinde büyük bir hegemonya ve gerçekten de umulduğu gibi tarihi bir rekabet kazandırdı. Başından sonuna her şey rüya gibiydi. Bu rüyanın arkasında tek ukde özlenen İngiltere günleriydi.

Messi, kariyeri boyunca ne olursa olsun saha içinde kalmasıyla sonsuz saygıyı hak eden bir karakter. Ronaldo ise tam tersi… Futbolun tüm medyatik unsurlarını tek bedende birleştiren ve attığı her adıma hikaye biçen bir kariyer.

Girişiyle etkileyen, akışıyla kilitleyen her öykü güzeldir ama bir türü vardır ki bu satırları unutulmaz kılar: Başladığı yerde bitenler…

Ada, belki de bir daha eşine benzerine rastlanmayacak destansı bir futbol yolculuğuna son perdeyi çekmeye hazırlanıyor.

Bize de futbolunun hala büyüleyici ve güçlü kalmayı başaran son demlerinin tadını çıkarmak, her saniyesini bunun bilincinde izlemek düşüyor.

Cristiano evine, çocukluğumuzun pusulası geleceğe döndü.

Tadına doyamadığımız ne varsa işte böyle, günün birinde kavuşmak dileğiyle…
 

Sıradaki Haber
Analiz | Altay - Fenerbahçe
Yükleniyor lütfen bekleyiniz