Galatasaray, Avrupa’da son yılların en büyük sınavını Barcelona karşısında verdi.

Sarı-kırmızılı ekip, Camp Nou’da aldığı 0-0’lık beraberlikle saha avantajını elde ettiği eşleşmede başarılı bir mücadele ortaya koymasına rağmen kupaya veda etti.

Dün akşamın sonucu belirleyen taktiksel detaylarını, oyuncu faktörlerini, teknik direktör hamlelerini ve Camp Nou’dan farkını bu içerikte ele alacağız.

Başlamadan evvel, ilk maç hakkında paylaştığım fikirlerimi okumak isteyenler için bu uzantı ile hatırlatma yapayım.

Galatasaray’ın savunma planına karşı Aubameyang faktörü

Domenec Torrent, Barcelona karşısında rakibinin orta saha üçlüsüne top aldırmamayı hedeflediği bir savunma yerleşimiyle sahaya çıktı.

Gomis’in ağırlıklı olarak Pique’nin pas açısını kapattığı bu dizilimde Taylan-Berkan-Cicaldau üçlüsü, Busquets-Pedri-Frenkie de Jong üçlüsü ile bire bir eşleşti. Bu sayede Barça’nın savunma hattından çıkacak ilk topların üretken merkez ile buluşturulmaması amaçlandı.

Bu plan büyük oranda işledi. Galatasaray, Barcelona’nın hücum çıkışlarını sol stoperde ters ayaklı oynayan Eric Garcia’ya yönlendirdi.

Görsel "HomeCrowd" platformundan alınmıştır.

Busquets, Pedri ve Frenkie gibi oyuncular üzerinden alan açıp Ferran Torres ve Adama gibi oyuncuları iç koridora yaklaştırmak yerine böyle bir tercihte bulunmak oldukça efektif fakat ilk maçtan farklı olarak Xavi’nin elinde pozisyon üretmek için çok güçlü bir silah bulunuyordu: Pierre-Emerick Aubameyang.

Camp Nou’da oynanan maça santrfor pozisyonunda Memphis Depay başlamıştı. Orijini santrfor olmayan Depay, alışık olmadığı sırtı dönük stoper temasından kurtulmak için sürekli sol çizgiye iniyor ve yüzünü dönmeye çalışıyordu. Bu sayede rakibin hücum oyuncuları üst üste biniyor ve Galatasaray savunmasının dengesi bozulmuyordu.

Nef Stadyumu’nda Aubameyang, Eric Garcia’nın taşıdığı topların büyük çoğunluğunda ilk pası alan isim oldu. Katıldığı bağlantı oyunlarıyla Nelsson veya Marcao’yu beraberinde getirip alan açan tecrübeli forvet, Pedri ve Frenkie de Jong’un ceza sahasına girebileceği koşu yolları açtı.

Bu sayede hem Frenkie de Jong’un kaçırdığı gol pozisyonu doğdu hem de Pedri’nin attığı golde Ferran Torres çizgiden kurtularak asisti yaptı.

Kerem, Gomis ve Babel ile geçiş hücumları

Xavi ilk maçta Busquets’i ilk 11’de başlatmamış, hantal savunma hattıyla birlikte Galatasaray’a boşluklar vermiş ve Domenec Torrent’in Kerem’e savunma rolü vermeyerek kullandığı geçiş hücumları tehlikeler oluşturmuştu.

Barça rövanş maçında Sergio Busquets’i yeniden başlangıç kadrosuna alsa da savunma hattı hala güvenilir değildi. Bireysel kalitesi sınırlı Sergino Dest’le beraber ağır ve problemli Garcia-Pique ikilisi Galatasaray için açık hedef oldu.

Torrent, ilk maçta olduğu gibi Barcelona’yı daha fazla koşturma ve ağır oyuncularının zaafından yararlanma adına Kerem Aktürkoğlu ile Ryan Babel’i tamamen taç çizgilerine attı.

Pique ve Garcia fiziki eksiklikleri itibarıyla süpürücü stoper görevi göremedikleri için merkezden ayrılamadılar. Bu da savunma hattının açılmasını ve Galatasaray’ın koşabilmesini sağladı. Gomis’in pozisyonu, golü getiren kornerden önce Babel’in taşıdığı top, bu pozisyon haricinde Babel ve Kerem’in Ter Stegen’le buluşan şutları bu sayede geldi.

Oyuncu değişiklikleri oyunu nasıl etkiledi?

Galatasaray’ın kulübede net hamle olarak sahaya atabileceği tek oyuncu Mustafa Muhammed’di.

Torrent, göreve geldiği günden bu yana ağırlıklı olarak maçlara Mustafa ile başlıyor, belirli bir periyottan sonra kondisyonu 30-35 dakika dolaylarında çıkan Gomis’e dönüyordu. Barça karşısında maça Gomis ile başlamak bu planı terse döndürdü ve Mustafa’nın oyuna dahil olduğu dilim temsilcimizin gole ihtiyaç duyduğu anlara denk geldiği için efektif bir hamle olmadı.

Barcelona, Ansu Fati’nin yokluğunda en iyi maçlarını Dembele-Aubameyang-Ferran Torres hücum üçlüsüyle çıkardı. Depay santrfor oynarken rakip alana arzu ettikleri gibi yerleşemiyor, solda oynadığında da tempoyu yukarı çekemiyorlar. Adama Traore genel olarak set hücumlarında en zayıf halka oluyor.

Dembele-Auba-Ferran üçlüsünde hem santrfor katkısı, hem çift ayağını kullanabilen üretici hem de forvet hattını çiftleyen oyuncu bulunmasından ötürü Barcelona’nın en akışkan hücumlarını bu ekip oluşturuyor.

Xavi, hafta sonunda Osasuna karşısında net bir galibiyet alan bu hücum hattına ikinci yarıda döndü. Bu durum, temsilcimizin hem ilk maçta hem de rövanşın ilk 45 dakikasında aldığı riski olumsuz yöne çevirdi.

Galatasaray, Adama Traore’nin taç çizgisine yakın oynaması ve orta kalitesinin düşük olması sebebiyle Kerem’den yardım getirmiyor, oyuncunun tamamen bire bir oynamasına müsaade ediyordu. Traore topla çok oynadığı ve içe kat etmediği için Dest’e de boşluk bırakmıyordu. Dembele oyuna girdikten sonra Kerem’in önde kalması savunmayı eksik bıraktı ve rakibe 2v1 fırsatları oluşturdu.

Oyunu etkileyen diğer iki hamle Gavi ve Araujo oldu. Gavi, Barcelona’nın skor üstünlüğünü eline aldıktan sonra topu domine etmesini sağladı. Araujo ise oyuna zorunlu olarak girmesine rağmen, daha güçlü ve savunma temelli bir futbolcu olmasından ötürü Kerem’in karşısında Dest’e nazaran daha iyi durdu.

Bu noktada Galatasaray, Morutan ve Halil ile şut/yüksek top tehdidi kazanmaya çalışsa da Busquets’in ekstra performansı ikinci yarıda ağır bastı.

Örnek Avrupa sezonu

Galatasaray bu yıl kulüplerimiz için mecburi bir şartı ortaya koydu; Yerel hedeflerinizden ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın, Avrupa’da belirli bir çıta koymak zorundasınız.

Bu yalnızca kulüplerin imajı ve Avrupa kültürüyle ilintili değil. Ekonomik açıdan Türk kulüplerinin her türlü meblağa ihtiyacı var. Bunun yanında bonservis getirmesi ümit edilen futbolcuların değerini artırmak ve tanıtmak için en uygun vitrin Avrupa.

Galatasaray’ın kendisine denk görülen takımlara meydan okuyup grubunu lider bitirmesi, Barcelona gibi bir eşleşmenin 135 dakikasında skorun içinde olması oldukça kıymetli bir başarı.

Bu sezon gösterilen performansın kalıcı olması, tüm kulüplerimizin Avrupa başarılarıyla kültür oluşturması ve nice zaferlerimizde buluşmak dileğiyle…