Detay

Beşiktaş, Sporting’e neden kaybetti?

20 Ekim 2021 Çarşamba 22:00 - Son Güncelleme 20 Ekim 2021 Çarşamba 22:08  |  Kaynak : TRT SPOR

Beşiktaş’ın Sporting Lizbon mağlubiyetinde taktiksel açıdan sonucu belirleyici faktörler nelerdi? Siyah-beyazlı ekip hangi planı denedi, hangi etmenler bu skoru doğurdu? Beşiktaş-Sporting maçını inceleyelim.

Şampiyonlar Ligi’ndeki üçüncü maçında Sporting’i ağırlayan temsilcimiz Beşiktaş, rakibine 4-1 mağlup oldu.

Bu mücadele, başlangıç planından ön alan baskısına, top kullanma şablonlarından duran top varyasyonlarına kadar iki takım arasında belli taktiksel farkları ortaya koydu.

Biz de içerikte bu farkları irdeleyerek mağlubiyetin sebeplerini arayacağız.

Birinci adım: Beşiktaş’ın maç başı presi ve Sporting’in çıkış planı

Sporting, üçlü savunma kullanan ve bunların önünde iki pivot özellikli orta sahayla oynamayı tercih eden bir ekip.

Savunma hattının sağında solak bir stoper olan Inacio oynuyor. Normal şartlarda bu durum hem topla çıkışlarda hem de rakibi karşılarken büyük bir zaaf olabilir. Sporting, bunu Coates’i bir adım öne kaydırarak, Pedro Porro ile sahayı tamamen genişleterek ve iki orta sahasının sırtı dönük top alma meziyetinden faydalanarak opsiyona dönüştürmeye çalışıyor.

Böyle bir ekibe karşı farklı savunma/pres planları oluşturabilirsiniz. Hemen hepsinin belli riskleri ve artıları olacaktır. Sergen Yalçın, rakibin üç stoperiyle, iki bekiyle ve iki merkez orta sahasıyla bire bir eşleşme kurulan bir pres planı kurguladı.

Bu pres, henüz ilk saniyelerde verilen gol pozisyonu sonrası ciddi anlamda olumlu karşılık buldu. Rakip ceza sahası ve çevresinde kazanılan toplar bir baskı sürekliliği oluşturdu bir ters vuruş, bir de Ghezzal’in falsolu şutu olmak üzere iki gol fırsatı getirdi.

Ne var ki, siyah-beyazlı ekibin kadro yapısı ve takım kurgusu itibarıyla bu baskı esnasında gol bulması ya da gol bulamadıktan sonra presten vazgeçmesi gereken dakikayı doğru irdelemesi gerekiyordu.

İkinci adım: Enerji düştükten sonra açığa çıkan zaaf

Beşiktaş’ın forvet pozisyonunda pres gücü 90 dakika düşmeyen Batshuayi var. Onun arkasını paylaşan hat kariyerini hücum presle şekillendirmemiş, çoğu takımda defansif yükümlülükleriyle ön plana çıkmamış isimlerden oluşuyor.

10 dakikalık dilim geride kaldıktan sonra Sporting, Coates’in bir adım öne kayması ve Inacio’nun içe yanaşmasıyla yerleşimini değiştirdi. Aynı anda Teixeira, Ghezzal, Larin, Pjanic gibi oyuncuların santrayla harcamaya başladıkları eforda düşüş gerçekleşti. Ayrıca oyunu genişleten, top taşıyabilen ve pas menzilini uzatabilen Pedro Porro ile eşleşen N’Sakala’nın mesafe kontrolü zayıflamaya başladı.

Haliyle Sporting, ilk dakikalarda başaramadığı ilk dokunuşlarında Beşiktaş’ın hücum oyuncularını geçebilmeye, Nunes ve özellikle Palhinha’yı topla daha rahat buluşturabilmeye başladı. Bunun sonucunda siyah-beyazlı ekibe güç katan baskı planının zaafları ortaya çıktı.

Bu bölümle birlikte Portekiz ekibinin hücum hattını oluşturan Gonçalves – Sarabia - Paulinho üçlüsünü Beşiktaş savunmasında Josef/Pjanic (hangisi baskıda geride kaldıysa) – Vida- Welinton üçlüsü karşılamaya başladı.

Welinton’un zaafları açık alanda ve kaleye yaklaşınca ortaya çıkıyor. Vida ters ayağıyla hamle yapması gereken alanda sırasıyla solak ve sağ ayaklı Sarabia-Porro ikilisiyle eşleşiyor. Pjanic bu 3’e 3 eşleşmelerde yakalanmaya alışık ya da bununla fark yaratan bir isim değil. Bir de tüm bunların yanında, olabilecek en uygun oyuncularla oynasanız dahi sayısal üstünlüğe sahip olmadan geniş alanda yakalanmanın riskleri mevcut.

İlk korner öncesi Ersin Destanoğlu’nun çıkardığı şutla başlayarak, son gol ve direkten dönen toplar da dahil olmak üzere maç bitene kadar benzer tablo tekrar etti. Yine de farkı oluşturan en önemli unsur kornerler oldu.

Üçüncü adım: Korner yerleşimi

Sporting’in yıldız stoperi Coates, geçtiğimiz sezon takımıyla kazandığı şampiyonluğa 7 gollük katkıda bulunmuştu.

Ruben Amorim’in ekibi, geçtiğimiz sezon da ön direk ve penaltı noktası üzerinden kurguladığı farklı korner setleriyle gol bulmayı başarmıştı.

Ön direk organizasyonlarını savunmak genel olarak kolay bir eylem değil, zira topun sert ve ivme kazanarak atılabildiği bu noktada kafayla topu arkaya çeviren oyuncuya mani olmak, içeride eşleşmekten daha zor bir durum.

Bunları durdurabilmek için öncelikle iyi hazırlanmak/irdelemek gerekiyor. Akabinde ön direkte sayısal fazlalığı sağlamak ve ilk topu karşılayacak, rakip takibiyle uğraşmayacak uzun boylu bir futbolcunun çakılı durması çözüm olabilir.

Sporting, ilk golde ön direğe dört oyuncusunu hareketlendiriyor. Inacio’nun çevirdiği top kale sahası ön çizgisinde Coates’e geliyor ve filelerle buluşuyor. İkinci golde öne hareketlenen iki isim var. Burada da Paulinho, aynı noktada Coates’i buluyor.

Her iki golde de Uruguaylı stoperi Rachid Ghezzal savunuyor. En önemli yüksek top silahıyla Ghezzal’ın eşleşmesi elbette ki maç hazırlığı açısından oldukça sorgulanabilir bir tercih. Zaten Cezayirli futbolcu, pozisyonlarda Coates’i takip edemiyor.

Sporting, maç önü hazırlığında Beşiktaş’ın da işlemeyi denediği ön direk organizasyonlarını savunmak için çalışma gerçekleştirmişti. Her ne kadar ters bir vuruşla bu toplarda gol yeme riski yaşamış olsalar da ön direkte siyah-beyazlı ekibimize kafa vurdurmadılar ancak Beşiktaş, biri golle sonuçlanan iki arka direk organizasyonunda etkinlik göstermeyi başardı.

Sakatlıklarla beliren ve hala yumuşamayan problemler üzerine sorular

Beşiktaş, ligin ilk 5 haftasını gol yemeden tamamlamayı başarmıştı. Bu virajda Domagoj Vida’nın sakatlık süreci başladı ve temsilcimiz Dortmund maçına ‘en önemli set savunmacısından yoksun’ çıkmak durumunda kaldı. Bu sebeple Alman ekibine karşı da uygulanan maç başı presini bugünün penceresinden bakarak da doğru buluyorum.

Devamında gelişen anormal sakatlık süreci milli arayla bir nebze yumuşadı. Beşiktaş, Medipol Başakşehir ve Sporting karşılaşmalarına kabul edilebilir kadrolarla çıktı ancak kalesinde 7 gol gördü.

Bu noktada, zihnimde oluşan bazı soru işaretlerini sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Siyah-beyazlı ekip, N’Koudou ve Pjanic’ten (yani seti açacak iki silahından) yoksun çıktığı Başakşehir karşılaşmasının ilk 45 dakikasında neden presi daha öne taşımadı? Tam tersi şekilde, Pjanic’in döndüğü ve rakibin daha hızlı hücum çıkışları vaat ettiği Sporting müsabakasında neden belli dakikalarda derinde beklemedi?

Beşiktaş’ın yerleşik savunması Vida’nın dönüşüne rağmen neden aynı problemleri barındırmaya devam ediyor? Burada oyuncu profilleri kadar kurgusal anlamda sorun yaşandığından söz edebilir miyiz?

Sergen Yalçın ve öğrencilerinin bu sezon Avrupa arenasında minimum üç maçı daha var. Bu müsabakalarda takım olarak nasıl bir reaksiyon verileceğini birlikte göreceğiz.
 

Sıradaki Haber
9,15 Podcast | 8. Bölüm
Yükleniyor lütfen bekleyiniz