Detay

Çöl Kaplanı: Mauro Prosperi

07 Mart 2019 Perşembe 13:42 - Son Güncelleme 30 Temmuz 2019 Salı 09:32

Mauro Prosperi, 39 yaşındayken katıldığı Sahra Maratonu'nda bir kum fırtınası sonucunda kayboldu. 10 gün boyunca yılan yedi, idrarını içmek zorunda kaldı ve hayatta kalmayı başardı

Yoğun sıcaklığı ile bilinen ve 3,6 milyon kilometrekare olan Sahra Çölü neredeyse ABD kadar büyük bir yer. Kumlarının yüzey sıcaklığı 82 dereceden fazla ölçülen, yağış ve bitki örtüsü büyümesi asgari derecede olan bu çölde bir başkası ile karşılaşma olasılığınız çok düşük. 

Sahra Çölü, dünyanın en zorlu maratonu olarak bilinen Marathon des Sables veya Marathon of the Sands’a (Kumların Maratonu) ev sahipliği yapıyor. Normal şartlarda 6 maraton koşusuna denk olan Sahra Maratonu tamı tamına 251 km uzunluğunda.

Böyle zor şartlar eşliğinde gerçekleştirilen maraton, içinde birçok hikayeyi de barındırıyor. En çarpıcı olanı ise İtalyan atlet Mauro Prosperi'ye ait. 1994 yılına gidiyoruz: 

“Marathon des Sables’i tesadüfen öğrendim. Yakın bir arkadaşım bana ‘Çölde bir maraton var ama çok zor’ dedi. Bende zorlukları severim bu yüzden hemen antrenmanlara başladım. Günde 40 km koştum ve su kaybına alışmak için içtiğim su miktarını azalttım. Karım Cinzia deli olduğumu düşündü. Çünkü yarış o kadar riskli ki yarışa katılmadan önce size ölmeniz durumunda cenazenizin nereye gönderilmesini istediğinize dair bir form dolduruyorsunuz. Ona ‘En kötü biraz güneş yanığı alırım’ diyerek güven vermeye çalıştım.”

Yakın bir arkadaşının tavsiyesi ile Sahra Maratonu’na katılmaya karar veren Prosperi, sıkı bir çalışmanın ardından yarışa katılmak için Fas’a uçtu. Her yıl 1300 atletin katıldığı Marathon des Sables’e o yıl sadece 80 kişi katılmıştı:

“Fas’a geldiğim zaman çölü görünce büyülemiştim. Ekstrem maraton ile ilgili en sevdiğim şey doğayla iç içe olmaktır. Yarışlar dağlar, çöller, buzullar gibi ortamlarda gerçekleşir. Profesyonel bir sporcu olarak bu çevrenin tadını çıkaramadım çünkü madalya kazanmaya odaklanmıştım"

14 Nisan 1994’te sıcaklık 46 dereceye yükselmiş 32 km koşan Prosperi üçüncü kontrol noktasını geçmişti: 

“Ben her zaman bir sonraki bölüme ulaşan ilk İtalyan oldum ve akşamları çadırıma bir bayrak koyardım böylece hepimiz bir araya gelebilirdik. Eğlenceliydi.”

Marathon des Sables’in dördüncü günü 92 km ile kamplar arasındaki en uzun mesafeden oluşur. İşte tam da o gün işler ters gitmeye başlar. Saat 1.00’den sonra şiddetli rüzgarlar beklenmedik bir kum fırtınasına yol açar ve yarış o gün için duraklatılır:

“O sabah yola çıktığımızda biraz rüzgar vardı. Bir kum tepesine girdiğimde dört kontrol noktasından geçmişti. Yalnızdım. Aniden çok şiddetli bir kum fırtınası başladı. Gözlerimi açamıyordum ve nefes alamıyordum. Kum adeta bir iğne fırtınası gibiydi. İlk kez bir kum fırtınasının ne kadar güçlü olabileceğini anladım. Rüzgara sırtımı döndüm ve yüzüme kumdan yaralanmamak için bir fular sardım. Yanlış yolda değildim ama kum altında kalmamak için de yürümeye devam ettim. Sonunda fırtınanın bitmesini beklemek için güvenli bir yerde bekledim. Fırtına 8 saat sürdü ve bittiği zaman hava karanlıktı. Bende kum tepelerinde uyudum. Yarış için üzgündüm ama şöyle düşündüm “Artık kazanamam ama iyi vakit geçirebilirim. Yarın sabah erken kalkıp yarışı bitirmeye çalışacağım.” Yarışın o aşamasını koşmak için 36 saatiniz vardır ve benim hala bir şansım vardı ama düşünemediğim şey fırtınanın etrafımdaki her şeyi nasıl değiştirdiğiydi.”

Diğer yarışmacılar dördüncü kontrol noktasına ulaşmışlardı ama Mauro Prosperi kaybolmuştu. Ertesi gün hava ve kara ekipleri arama çalışmalarına başladı ancak hiçbir iz bulamadılar.

“Endişeli değildim çünkü er ya da geç birisiyle karşılaşacağımdan emindim. Birisini görür görmez onunla birlikte gidebilirdik. Benim planım buydu ama ne yazık ki işe yaramadı. Kaybolduğumu fark ettiğimde yaptığım ilk şey yedek su şişeme idrarımı yapmaktı. Dedemin bana savaş sırasında suları bittiğinde kendi idrarlarını nasıl içtikleriyle ilgili anlattıklarını hatırladım. Çünkü idrarınızı su ile karıştırdığınız an en içilebilir andır.”
“Marathon des Sables’e çalışırken iyi hazırlanmalısınız. Sırt çantamda bıçak, pusula, uyku tulumu ve bol miktarda kurutulmuş yiyecek vardı. Sorun suydu. Fırtına çıktığında yarım şişe suyum kalmıştı ve ben de olabildiğince yavaş içtim. Sadece sabahın erken saatlerinde ve akşamları yürüdüm. Gündüz yürürken barınak ve gölge bulmaya çalıştım. İkinci gün batımında bir helikopter sesi duydum. Bir işaret fişeği yaktım ama beni görmedi. İşaret fişekleri de bir kalem kadar küçüktü. Yine de sakin kaldım çünkü er ya da geç kurtarılacağımı düşünüyordum.”


İlerlemeye devam eden Prosperi şans eseri bir türbe bulur. Müslüman dini liderler için terk edilmiş olan bu tapınak Marabout olarak biliniyor. Türbede kimse olmasa da Prosperi kendisine kalacak bir yer bulmuştu.



“Birkaç gün sonra bir türbeye rastladım. İçerisinde sadece tabutta yatan kutsal bir adam vardı. Ama en azından kafamın üzerinde bir çatı vardı. Durumum iç açıcı değildi ama fiziksel olarak kendimi iyi hissediyordum. Marabout’un içinde toplanmış yarasalar gördüm. Kanlarını içmeye karar verdim. Kafalarını kestim ve kanlarını içtim. En az 20 tanesini yedim”


Bulunmak umuduyla birkaç gün daha Marabout’ta kalan Prosperi’nin bulunduğu yerin yakınından bir uçak geçti. Ateş yakıp, kuma ‘SOS’ yazan Prosperi’ye kader bir kez daha sırtını çevirmişti. Çünkü tam o sırada bir kum fırtınası daha çıkmış ve uçak İtalyan atleti göremeden gitmişti.

“Bir uçak sesi duyduğumda üç gündür türbedeydim. Hemen sahip olduğum her şeyi yaktım. Ama tam o sırada başka bir kum fırtınası çıktı ve 12 saat sürdü. Uçak beni görmedi. Çok moralim bozuldu. Öleceğime ve bunun çok acı veren bir ölüm olacağına inanmaya başladım. Çölde öldüğümde kimsenin beni bulamayacağını ve karımın emekli maaşımı alamayacağını düşünmeye başladım.”

İyice umutsuzluğa kapılan Prosperi intihar etmeye karar verir ve bıçağıyla bileklerini keser. Ancak susuz kalan Prosperi’nin kanı pıhtılaşmıştır ve akmadığı için de ölümünü önler.

“Bir kömür parçasıyla eşime not yazdım ve bileklerimi kestim. Yattım, ölmeyi bekledim. Ama kanım pıhtılaşmıştı ve akmıyordu. Ertesi sabah uyandığımda kendimi öldürmeyi başaramamıştım. Ölüm henüz beni istememişti.”



Son bir umutla Prosperi tekrar yola koyuldu. Yarışa başlamadan önce aldığı eğitimde, kaybolduğu zaman bulutları takip etmesi gerektiğini hatırladı.

“Yarışa başlamadan evvel Tuareg’in bize verdiği tavsiyeyi hatırladım ve bulutları takip etmeye başladım. Günlerce çölde yürüdüm yılan ve kertenkele yedim. Çok fazla kilo kaybetmiştim. Saatim bile bileğimde zor duruyordu. O kadar susuz kaldım ki idrarımı bile yapamıyordum.”

Kuru dere yataklarını geçerken bitki köklerinden sıvı sıkarak sularını içen Prosperi çölde geçirdiği sekizinci günde bir vahaya rastlar:

“Sekizinci günde bir vahaya rastladım. Yaklaşık altı saat boyunca yudumlayarak su içtim. Kumda bir ayak izi gördüm ve buraya yakın insanların olabileceğini düşündüm.”

Susuzluğunu gideren Prosperi su kabını doldurur ve yoluna devam eder. Sonunda keçi dışkıları bulur ve daha fazlasını aramaya devam eder.

“Ertesi gün uzaktan bazı keçiler gördüm bu bana umut verdi. Sonra genç bir çoban kızı gördüm. Beni görünce korktu ve kaçtı. Kız geldiğimi uyarmak için kampına koştu. Kampta hiç erkek yoktu hepsi pazara gitmişti. Ama kadınlar benimle çok iyi ilgilendiler. Yaşlı bir kadın içmem için keçi sütü verdi. Yemek de vermeye çalıştı ama ben kustum. Sonra polise birisini yolladılar. Polis geldi ve beni askeri üsse götürdüler. Gözlerim bağlıydı tehlikeli olabileceğimi düşündüler. Kaybolan maraton koşucusu olduğumu öğrendiklerinde çok sevindiler.”

Yarışa Fas’ta başlayan Prosperi kaybolduğu yerden 290 km yol kat etti ve bilmeden Cezayir’e gitti. Yerel polis Prosperi’nin kim olduğunu öğrenince onu hastaneye götürdü.



“Beni hastanede tarttıklarında sadece 45 kiloydum ve 16 kilo kaybetmiştim. Karaciğerim hasar görmüştü ama böbreklerim iyiydi. Aylarca çorba ya da sıvıdan başka bir şey yiyemedim. İyileşmem neredeyse iki yıl sürdü. “

1998 yılında Prosperi Marathon des Sables’e tekrar katıldı. Ayrıca 8 çöl maratonu daha tamamladı.

“4 yıl sonra Marathon des Sables’e geri döndüm. İnsanlar neden döndüğümü soruyorlar ama ben başladığım bir şeyi bitirmek istiyordum.”

Mauro Prosperi’nin Marathon des Sables’deki hayatta kalma hikayesi bir online dizi ve film platformunda yayınlanan belgesel dizisinin bir bölümünde de anlatılıyor. 

Yazı: Serdar Sarı - TRT SPOR

Sıradaki Haber
Futbolda "Pazartesi Sendromu"
Yükleniyor lütfen bekleyiniz