Kafasının üstünde, iki ayrı tutamda topladığı ve yeşile boyadığı saçlarıyla Fransa 98'in en dikkat çeken ismiydi. Taribo West'ten bahsediyorum. O yıllarda İtalya Serie A'nın da en iyi defanslarından biriydi. Serie A'nın Serie A olduğu yıllar... Karşısında kimler yoktu ki: George Weah, Boksic, Vieri, Del Piero, Baggio, Inzaghi... Hepsine karşı oynadı. Belki dünyanın en iyi defansı olarak hatırlanmıyor. Ancak hayata karşı verdiği mücadele, dünyanın en iyi forvetlerine karşı verdiğinden çok daha zordu.

West bugünlerde resmi olarak 46 yaşında. Ancak 2000'li yılların başında formasını giydiği Partizan'ın o dönemki başkanı Zarko Zecevic'e göre West'in gerçek yaşıyla, bilinen yaşı arasında 12 yıl fark var: "Taribo bize geldiğinde 28 yaşında olduğunu söyledi. Fakat daha sonra onun 40 yaşında olduğunu öğrendim. Ancak, West’i Partizan’da oynattığımız için pişman değilim çünkü çok iyi bir performans sergilemişti." Yani bu matematikle aslında West 58 yaşında! Futbolu bıraktıktan sonra futbolun içinde kalacağını düşünüyordu ama hayat onu bambaşka bir noktaya götürdü. Şimdilerde ülkesinde din adamlığı yapıyor. Yaşadığı onca kötü tecrübeden sonra kendisine böyle bir yol çizmeyi seçmiş...

Zor bir hayattan geçti West...

Nijerya'nın suç oranı en yüksek yerinde; Lagos'un Shomolu bölgesinde büyüdü. Burası ülkenin en geri kalmış ve doğal olarak suça da en çok bulaşan yeri. Özellikle uyuşturucu, hırsızlık ve bunlara bağlı olarak cinayet oranı rekor düzeyde. O dönemde bölge 'Area Boys' adı verilen bir çetenin elindeydi. Genç bir erkekseniz ya o çetenin parçası olacaksınız ya da düşmanı... Tarafsız kalma şansınız yoktu. West de düşman olmaktansa dost olmanın daha doğru olacağına karar verdi Ancak bunun da bir bedeli vardı. Kötü insanların dostu olacaksanız, er ya da geç siz de kötülür yapacaksınız...

Bölgeye girenleri kontrol etmekten, kavgaya karışmaya, uyuşturucu satışından, kaçakçılığa kadar her işe bulaştı. Bir yandan da sokak futbolunda ortamın yıldızıydı. Bu da onun çete içerisindeki popülaritesini artırıyordu. Hayalinde futbolcu olmak vardı. Hayat ise onu bambaşka yerlere savuruyordu. Ancak bir gün hayatını tamamen değiştirecek çok acı bir olay yaşadı.

West ve yakın bir arkadaşı, düşman çeteye meydan okumak üzere onların bölgesine gitmiş ve ciddi bir hırsızlık eylemi gerçekleştirmişlerdi. Ellerinde para dolu çanta ile kendi sokaklarına dönerken pusuya düşürüldüler. Karşılarında rakip çete üyeleri vardı. Ellerinde de keskinliği, ay ışığının vurmasıyla parlayan bıçaklar...

Rakip çete üyeleri West ve arkadaşından paraları istedi. Aslında West verecekti ancak arkadaşı reddetti. Aralarındaki gerilim hızla kavgaya dönüştü. Eli bıçaklı rakip çete üyeleri, West'in arkadaşını bıçakladı. Genç adam oracığa yığıldı. Kanlar içindeydi. Çok geçmeden kan kaybından öldü. West ise yaralanmıştı. Hayatta kaldı. Ancak bu olayın ardından kaldığı hayatını tamamen değiştirmeye karar verdi.

Ertesi gün ilk otobüsle ailesinin yaşadığı, aynı zamanda doğduğu bölge olan Port Harcourt'a döndü. Tüm enerjisini futbola vermeye başladı. Yaşadıklarını tamamen unutmaya çalışıyordu. Neyse ki futbol bu hikayelerde kahramanını hiçbir zaman yüzüstü bırakmayan yegane dosttur. Sonrasında açılan kapılar onu dünya yıldızı bir futbolcu yaptı. Hayal ettiğinden fazla para kazandı, kazandığı paraları ülkesinin insanlarıyla paylaştı. Belki bu sayede kendisi gibi bir kişiyi daha o bölgeden kurtarabilir, belki de bir gencin ölümüne engel olabilirdi...