Detay

Gözlerinde hep "derin bir hüzün": Sergio Conceicao

16 Mart 2021 Salı 12:01 - Son Güncelleme 16 Mart 2021 Salı 13:09  |  Kaynak : TRT SPOR

Porto Teknik Direktörü Sergio Conceicao şöyle diyor: "Hiçbir zaman %100 mutlu olduğumu hissetmiyorum" Peki neden böyle? Onun yaşadıkları sıradan şeyler değil çünkü...

Porto'nun Şampiyonlar Ligi'nde Juventus'u elediği maçın ardından Porto Teknik Direktörü Sergio Conceicao'nun sevinci görülmeye değerdi. Onu en son böyle, Euro 2000'de oynanan Türkiye-Portekiz grup maçında Nuno Gomes'in attığı gollere sevinirken görmüştüm. Portekiz ve İtalya'da hatırı sayılı bir kariyer yapan Conceicao, teknik adamlıkta da dikkat çekmeye başladı. Şu sıralarda Porto ile kenardaki en ihtişamlı günlerini geçiriyor. Ancak konumuzun bu değil. Bambaşka bir Conceicao öyküsü okuyacaksınız...

Conceicao, 15 Kasım 1974 yılında Portekiz'in Coimbra kentinde doğdu. Burası Portekiz'in ve Avrupa'nın en önemli kültür şehirlerinden bir tanesi. Coimbra Üniversitesi'nin kuruluşu 1290 olarak kabul edilir. Birçok kaynaktan da edinebileceğiniz bilgi üzere Portekiz'in öğrenci şehridir. Ancak Sergio Conceicao'nun büyüdüğü sokaklarda bunlar geçer akçe değildi...

Conceicao çocukluk günlerinde hiç üç öğün yemek yemedi. Çocuk yaştan itibaren babasıyla birlikte çalışmaya başladı. Bir yandan da hayatını değiştirecek olan futbol topunun peşinde koşuyordu tabii ki... 8 kardeşlerdi. O, 7. çocuktu. Sert bir babası vardı. Ona bir kere bile 'seni seviyorum' dememişti. Sergio Conceicao ise 'Bugün çocuklarıma onları çok sevdiğimi sürekli söylüyorum" diyor. Yine de babasını hiç kötü biri olarak hatırlamıyor.

Babasıyla beraber duvar işçiliğinde de çalıştı, fırında da. Bir süre sonra kendisine yeni bir iş buldu: Pazarlamacılık. Coimbra'daki Taveiro bölgesinde düzenlenen fuara katıldı. Yanında da kuzeni vardı. Hem çalışıyor hem okuyor hem de futbol oynuyordu. Academica Coimbra takımının dikkat çeken bir oyuncusuydu. Pazarlamacılığın yanı sıra araba merakı nedeniyle şoför olmayı düşlediği günlerde hayatını değiştirecek teklif geldi: Porto onu altyapısına istiyordu.

16 yaşına yeni girmişti ve kuzeniyle beraber yaptığı işten çok daha fazlasını kazanacaktı. Kuzeni kendisinin yanından ayrılmaması için maaşını iki katına çıkarma teklifi yaptı ama kabul etmedi. Porto'ya transfer olarak hayallerinin peşinden gidecekti. Ancak hiçbir şey hayal ettiği gibi olmadı...

Porto'dan aldığı teklifi babasıyla paylaşan Conceicao önce olumsuz yanıt aldı. Babası futbolcu olmasına hele de bunun için çalışmayı bırakıp başka bir şehre gitmesine sıcak bakmıyordu. Neredeyse 1 ay boyunca babasını ikna etmeye çalıştı ve sonunda başardı. Porto ile sözleşme imzaladıktan sonra sezon başlayana kadar olan boş vaktini geçirmek üzere yeniden şehre döndü. Arkadaşlarıyla birlikte kafede oturup yeni hayatına dair hayaller kurarken kara haber geldi: Babası trafik kazası geçirmişti. Hemen kaza yerine gitti. Babası yerde yatıyordu. Babasına dair aklında kalan son görüntü ambulansa koyulmasıydı. Onu bir daha göremedi. Yeni hayatının ilk gününde babasını kaybetmişti.

Bu olayın ardından bir kötü haber de eşinin acısına dayanamayan annesinden geldi. Felç geçiren talihsiz kadın iki yıl boyunca yatağa bağlı yaşamak zorunda kaldı. Kiralık olarak gittiği Penafiel'de oynadığı dönemde yine bir acı haber aldı: Annesi hayata gözlerini yummuştu. İki yıl içinde hem babasını hem annesini kaybetmişti ve henüz 20 yaşında bile değildi...

O günler hakkında konuşan Conceicao şöyle diyor: "Oyuncu ya da teknik adam olarak kazandığım şeylerden hiçbir zaman %100 mutlu olduğumu hissetmiyorum. İçimde hep karanlık bir yer var. Bu şekilde öleceğim, orası hiç aydınlanmayacak..."

Sergio Conceicao'nun hikayesi burada bitmiyor. Devamı için Google size yardımcı olacaktır. Ancak hikayenin devamında futbolcu olan Sergio Conceicao'yu bulacaksınız. Buraya kadar olan hikaye ise sizleri 'insan' Sergio Conceicao ile tanıştırdı. Conceicao hayat öyküsünü şöyle özetliyor: "Annem ve babam bizler için çok fedakarlık yaptılar. Kendileri için bir hayat yaşamadılar. Çektikleri acıyı gözlerimle gördüm. Bugün yaptığım her şeyi onlara adıyorum. Ancak içimdeki karanlığı aydınlatmayacağım. Bu öfke değil, sahip olduğum derin bir hüzün sadece..." 

Sıradaki Haber
Sporun geleceği nereye gidiyor?
Yükleniyor lütfen bekleyiniz