Detay

Kane, Etihad’tan 3 puandan fazlasını çıkardı

22 Şubat 2022 Salı 10:05 - Son Güncelleme 22 Şubat 2022 Salı 10:14  |  Kaynak : TRT SPOR

Tottenham'ın yıldızı Harry Kane, Etihad'tan 3 puandan fazlasını çıkardı. Milan'da Hernandez ve Leao'nun performansı fark yaratırken, Real Madrid'te ise Ancelotti’nin hata lüksü kalmadı. İşte Avrupa futbolunda haftanın öne çıkanları...

İlk olarak Amerikan fizikçi Hugh Everett tarafından ortaya koyulan Çoklu Evren Teorisi’ne göre kainattaki birçok evren kendi gerçekliğini yaşar. Zaman zaman birbirinden bağımsız olan bu gerçekler, zaman zaman da birbirleriyle etkileşim halindedir. Everett’in bu teorisini göz önüne aldığımızda belki de yaz transfer döneminde çok istediği Harry Kane’i kadrosuna katan Pep Guardiola başka bir evrende, Premier Lig’in 26. haftasını son derece keyifli kapatmıştır. Ama bu keyfi şu anki evrende yaşayamadı.

İngiltere Premier Lig, hiç şüphe yok ki dünyanın en rekabetçi ve hikayeli ligi. Tottenham’ın, üstüne yapışan kabuğu kırarak uzatmalarda aldığı galibiyet bunu bize bir kez daha kanıtlamış oldu. O kadar ki 112 günlük sürede oynadığı 15 maçın hiçbirini kaybetmeyen Pep’in Manchester City’sine karşı uzatma dakikalarından penaltıdan gol yese de bu kez kabullenip boyunlarını bükmediler ve ortaya alkışlanası bir karakter koydular.

Bunun baş mimarı ise Jose Mourinho’nun “sessiz kaptan” olarak nitelediği Harry Kane’den başkası değildi. Sürekli olarak eleştirilen ve hatta zaman zaman ilginç bir şekilde yetersiz görülen Harry Kane, maç boyu öyle bir performans gösterdi ki, çok çalışmanın, yaratıcılığın ve bitiriciliğin birleşiminin kusursuz sonucunu yansıttı. Maçı 2 golle tamamlayan ve yakın geçmişteki en saf golcü yetilerine sahip İngilizlerden biri olan Kane, kendi takımının yer almadığı şampiyonluk yarışında kartların tekrar dağıltımasına sebep oldu.

Sezon başında belki de bu golleri City formasıyla atıp, şampiyonluğa yolundaki belirleyici oyuncu rolünü üstlenmek için tüm kulübe rest çeken kaptan, günün sonunda Pep Guardiola’nın önüne taş koymaktan çekinmedi. Üstelik bunu yalnızca golleriyle yapmadı. Maç boyunca Rodri’ye kurduğu baskı çemberini bir an olsun esnetmeyen, hücumda yol gösterici olan ve “sessiz kaptan” yakıştırmasını maç boyunca hakeme yaptığı itirazlarla infilak eden Kane, arasına soğukluğun girdiği taraftarlarıyla bu sezon ilk kez gerçekten bir araya gelmiş oldu.

Öte yandan İngiliz golcü tüm bunları yaparken menajeri Antonio Conte’ye de büyük bir konfor alanı sağlamış oldu. Zira ligde peşi sıra gelen üç mağlubiyetin ardından, İtalyan futbol dehasıyla londra kuzeyinde yaşanan yalancı baharın sona erdiği düşünceleri bir anda rafa kalkmış oldu. Kane haricinde ön alanda kullandığı Kulusevski ve Son’dan da skor katkısı alan Conte’nin, kariyeri boyunca hücumcularla arasının son derece iyi olduğu gerçeğini bir kez daha tekrarlamakta fayda var.

Tottenham’ın başına geçtiği andan itibaren takımının hücum hattında baskın bir performans göstermesini sağlayan İtalyan menajer, merkez santrfor kavramının yavaş yavaş silinmeye başladığı Premier Lig’de Kane’in başrolde olduğu sistemiyle sezon sonunu ilk dörtte bitirmenin ihtimallerini kovalıyor. Ettihat’tan çıkartılan 3 puan belki de Tottenham’ın geleceğindeki başarılarının miladı olabilecek bir galibiyet olarak hatırlanacak.

Hernandez ve Leao’nun performansı Serie A’da fark yaratıyor

Sizce futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi bek oyuncusu kim? Roberto Carlos’tan, Javier Zannetti’ye kadar on yıllar içinde sayılabilecek bir çok isim var ve elbette bu listede başı çekebileceklerden bir tanesi de Paolo Maldini. Fakat İtalyan futbol insanına göre bu konuyu tartışmaya gerek bile yok. Geçtiğimiz sezon oynanan Lazio maçından sonra yaptığı "tüm zamanların en iyi bek oyuncusunun maçtan sonra bana sarılması harika” açıklamasıyla bugünlerde efsanesi olduğu kulübün direktörlüğünü yapan Maldini, zamanında kendinin de oynadığı mevkide Theo Hernandez’in ne derece değerli olduğunu mütevazı bir şekilde dile getiriyor.

Ancak bu demecin arkasında yatan ana etmen yalnızca mütevazılık mı? Elbette Maldini’nin bu övgülerinin içi, büyüleyici istatistiklerle dolu. Maç başına 1,2 şut ortalamasıyla Serie A takımlarının savunma hattında oynayan tüm oyuncuların dahil olduğu kümede zirveye oturan Hernandez; 1,3 kilit pas oranıyla da Nicolo Zaniolo’dan, Weston McKennie’ye pek çok yıldız orta sahaya parmak ısırtıyor. Bir bekten görmeye pek de alışık olmadığımız meziyetlerini 4 gol ve 6 asistle tabelaya yansıtarak şampiyonluk yolunda kırmızı siyahlılara eşsiz bir verim sağlayan fransız, rakip takımların özel olarak markaj uyguladığı bir hücum oyuncusu rolüne evrilir duruma geldi.

Peki bir sol bekin bu kadar başarılı bir hücum performansı göstermesindeki en kritik sebep sizce ne olabilir? Elbette direkt olarak önünde oynayan oyuncunun yetenekleri. Fransız oyuncuya belki de sezonun en efektif kanat oyuncularından biri partnerlik ediyor. Stefano Pioli’nin takımın başına geçmesinin ardından adeta potansiyelini yeniden keşfeden Leao, yalnızca bu sezonun değil gelecek seneler için de Milan adına ne derece kilit bir isim olacağının adeta ön gösterimini yapıyor.

Sürekli olarak çizgiden içeriye kat eden ve böylece Hernandez’e kullanabileceği alanlar açan Rafael Leao tüm bunların yanı sıra hava toplarında da rakip beklere üstünlük kuruyor. Birbirinden özel 7 gollük performansına 3 tane asist ekleyerek rakip savunmalar için sol kanadı maç boyunca eziyete dönüştüren Rafael Leao, daha şimdiden Thierry Henry ile kıyaslanmaya başlanmış durumda. Yetenek koleksiyonunda son derece özel parçaları taşımayı başaran 23 yaşındaki Portekizli elit bir oyuncu olma yolundaki hızlı ilerleyişi Theo’nun da destekleriyle uçsuz bucaksız bir noktaya ulaşmış gibi gözüküyor.

Leao’nun beklenmedik anlarda savunmaları çaresiz bırakan top tekniği, fiziksel üstünlüğüyle harmanlanmış dribling yeteği, Hernandez’in bitmek bilmeyen enerjisi ve oyun zekasıyla buluştuğunda oluşan kombinasyon Milan’ın şampiyonluk yolundaki ana hattına dönüşmüş durumda ve şayet kupa 10 sezon aranın ardından San Siro çimlerinde kalkarsa, Curva Sud tribünleri en çok bu iki büyüleyici oyuncunun ismini haykıracak.

Carlo Ancelotti’nin hata lüksü kalmadı

Dünya üzerinde hata payının olmadığı bazı meslekler vardır. Pilotlar, doktorlar ve elbette Real Madrid teknik direktörlüğü...

Carlo Ancelotti’nin ekibi La Liga’da en yakın rakibinden 6 puan önde şampiyonluk kupasının bir ucundan tutmuş olsa da medyadan, taraftarlarına ve hatta yönetimine kadar herkes İtalyan teknik direktörü eleştiri oklarının merkezine koymuş durumda. 62 yaşındaki hocanın şimdilik en yakın çıkış yolu Paris Saint Germain engelini geçebilmek.

La liga’da şampiyonluğun olağan favorilerinden Atletico Madrid ve Barcelona’nın yokları oynadığı sezonda elbette herkes Real Madrid’in deyim yerindeyse güle oynaya şampiyon olmasını bekler. Bu İspanya ve hatta tüm dünya futbol kültürünün en doğal akışlarından biridir. Halihazırdaki sezonda da işler zaten böyle işliyordu. Ta ki yeni yıla girene kadar. 2022’nin ilk maçlarıyla beraber küçük küçük sarsıntılar yaşayan Los Blancos, bugünlerde hücumda büyük sorunlarla karşı karşıya.

Eflatun beyazlılar son 7 karşılaşmada rakip fileleri yalnızca 8 kez sarsabildi. Sizler de takdir edersiniz ki bu rakam Vinicius Junior, Karim Benzema, Rodrygo ve Marcos Asensio gibi isimlerle bezenmiş bir hücum hattı için hiç de iç açıcı değil. Üstelik bahsetmiş olduğumuz bu goller için Real Madrid’in zafere alışkın taraftarları en az 45 dakika beklemek zorunda kalmışken.

Tüm bunların ışığında 3-0 sonuçlanan Alaves maçında Santiago Bernabeu’nun alışık olmadığımız tenhalığındaki taraftarın Carlo’yu ıslıklaması çok da şaşırtıcı olmadı. Kaldı ki İtalyan menajere tepki gösterenler yalnızca taraftarlarla da sınırlı kalmıyor. Şampiyonlar Ligi’ndeki Paris Saint Germain yenilgisini yadırgayan ve takımın rakip kaleyi bulabilen tek bir şut daha atamamış olmasını anlamlandıramayan yönetim bu durumun tek sorumlusu olarak İtalyan menajeri görüyor.

Üstelik Carlo’nun maçtan sonra “Dürüst olmam gerekirse maçla ilgili en iyi şey 1-0 bitmiş olmasıydı” açıklaması da yönetim katındaki olumsuz düşüncelere tuz biber ekiyor.

Ancak mazisinde 20 majör kupa kaldırmış teknik direktörün maruz kaldığı tek eleştiri hücum konusunda da gelmiyor. Birçok teknik direktörün gıpta ile bakacağı kadro derinliğine sahip olmasına rağmen son derece belirli bir oyuncu kadrosuyla maçlara başlayıp bitirmesi de dünya genelinde Los Galacticos’a gönül veren taraftarları rahatsız eden bir başka konu.

Real Madrid'in sezonun son çeyreğine girmesiyle birlikte neredeyse tüm mevkilerde yorgunluk belirtileri görülmeye başlarken Alaves karşılaşmasında, Parc Des Princes’e çıkan 11’den yalnızca Kroos, Valverde ile yer değiştirdi. Ancelotti’nin bu muhafazakar kadro seçimleri artık öyle bir raddeye ulaşmış durumda ki tam 9 oyuncu bu sezon resmi karşılaşmalardaki 3300 dakikanın %30’unda bile takımlarına destek sağlayamadı.

Rotasyonu neredeyse yok denecek kadar az tercih eden ve taraftarların ıslıklarını olağan olarak yorumlayan İtalyan ismin, Santiago Bernabeu’deki kariyeri görünüşe göre her geçen gün sona yaklaşıyor.

"Çok para alıyorum ve ayrıcalıklıyım ama sevdiğim şey para değil, yaptığım şey... Bu kulüp her zaman geleceği düşünüyor, bu durum gelecek yıl da farklı olmayacak." diyerek kendisi için çalan tehlike çanlarının gayet farkında olduğunu bizlere sezdiren tecrübe abidesinin 2. Real Madrid deneyimi bakalım ilkinden uzun sürebilecek mi hep birlikte göreceğiz.
  

Sıradaki Haber
Pep Guardiola, transfere çok para harcıyor mu?
Yükleniyor lütfen bekleyiniz