Detay

Savunmacıların baş belası: Kör noktaya koşular

23 Aralık 2020 Çarşamba 11:07 - Son Güncelleme 23 Aralık 2020 Çarşamba 11:14  |  Kaynak : TRT SPOR

Futbol bir 'alan, zaman, hareket ve an' oyunudur. Bu 'an'lar içerisinde en önemlisi de hızla karar verilip uygulamaya konulanlarıdır. 'Kör noktaya koşular' da işte tam böyle bir mesele...

İnsan gözü, ileriye doğru 180 ila 200 derece arasında değişkenlik gösteren yatay bir görüş aralığına sahiptir. Doğal olarak bir insanın görme imkanı olmayan 180 ila 160 derecelik bir alan vardır. Futbol üzerinden düşünürsek bir futbolcunun gördüğü ile görmediği yaklaşık %50-50 paya sahiptir. İşte futbolda, bir futbolcunun 'göremediği' o alana kör nokta denir. Hücum oyunu için mükemmel bir saldırı alanı, savunma oyunu için de mutlak korunması gereken defans alanıdır.

Kör nokta ile ilgili en önemli organizasyon, hücum kurgusunda yapılan 'kör noktaya koşular'dan oluşur. Futbolda sıklıkla duyduğumuz 'savunma arkası koşu'nun en teknik hali, en matematiksel versiyonudur. Kör noktaya koşular çok basit şekliyle; hücum yapan oyuncunun rakibin görüş alanı dışında kalan alana yaptığı koşudur. Savunma oyuncusu hücum sırasında bir karar vermek zorundadır: Top mu, adam mı? Genelde savunmacıların topu izlemesi, adamı da kontrol etmesi istenir. Yazması basit olsa da hem yapması hem de 90 dakikalık hareketli oyunda fark etmesi çok kolay değildir.




Ronaldo savunma oyuncusuyla aynı koşuyu gösteriyor ancak daha sonra kör noktasına doğru dinamik bir geçiş yapıyor ve pozisyonu golle tamamlıyor. Savunma oyuncusu tamamen topa odaklanmış durumda.

Bu aksiyonu hücum açısından biraz daha detaylı konuşalım. Öncelikle kör noktaya koşu yapacak oyuncunun, kendisini topla buluşturacak takım arkadaşıyla görüş-zihin uyumunu çok iyi ayarlaması lazım. Bu koordinasyonun içinde; topun ayaktan çıkıp pasa dönüşmesiyle, hücum oyuncusunun, savunma oyuncusunun kör noktasına yapacağı koşu zamanlaması yer alıyor. Ne top çok hızlı/yavaş olacak ne de koşu yapan oyuncu çok hızlı/yavaş olacak. Matematik bu yüzden çok önemli.
 


Lewandowski'yi dikkatle izleyelim. Önce kör noktayı keşfediyor, savunmacıyı kontrol ediyor ve koşusunu yapıp konumlanıyor. Usta işi bir örnek.





Dortmund'un 16 yaşındaki forveti Moukoko'ya bakalım. Savunmacının kör noktasına doğru koşu yapıyor ve topla buluştuğu anda pozisyonda. Net bir örnek.

Doğru yapıldığı zaman özellikle geriden oyun kuran takımların, önde kurulmuş savunmaları aşması açısından önemli bir silahtır. Bunun için iyi bir pasör, stoperleri öne çeken derin forvet ve 'half space'leri ya da iç koridorları iyi kullanan hızlı oyunculara ihtiyaç var. Buna Louis Van Gaal gibi hocaların yaptığı ters kanat pasları da eklenirse, atak savunulamaz bir hal alır. Kör noktaya yapılan koşular ne kadar savunulmaya çalışılırsa çalışılsın hedefe ulaşmasa bile 1 savunucuyu pasifize edeceği için hücum yapan takıma sayısal üstünlük ve özgür adama ulaşma şansı tanır. Savunma oyuncusu oldu da topa pas arasıyla sahip oldu diyelim. Bu durumda vücut pozisyonu savunma halinden normal haline gelene kadar, hücum yapan takım oyuncusunun presiyle hata yapma ihtimali bulunur. Bunlar da diğer artıları diyebiliriz.

Mane, stoper oyuncusunun kör noktasına koşu yapıyor. Stoper bunun farkında ve Mane'yi alanı dışına çıkarmak istemiyor. Liverpool'da hemen 2. plan devreye giriyor ve Firmino aksi yönde koşuyla 'özgür adam' oluyor. Top ona geliyor ve gol...

Bu nedenle gözünün görme aralığı 180-200 derece kadar topun olduğu yöndür. Bedeninin duruşuna göre değişmekle beraber kendi kalesine doğru arkasında kalan 180-160 derecelik alan onun kör noktasıdır. İşte hücum oyuncumuzun hedeflemesi gereken koşu yeri de tam burasıdır.

Savunma oyununda çalışılması zor bir durum bu. Bir stoperden aynı anda hem topu izlemesini hem alanı kontrol etmesini hem de kör noktasına koşu yapan hücumcuyu takip etmesini istemek ağır bir yük. Bu durumda savunma oyuncusunun beyni, odaklanmış dikkat teorisine göre değil bölünmüş dikkat teorisine göre çalışmalıdır. Ancak imkansız değildir. Gazi Üniversitesi'nde yayınlanan 'Bilişsel Psikoloji Kapsamında Yer Alan Dikkat Teorileri' adlı makaleye göre dikkatini bölerek odaklanan bir insan sık tekrar yaptığı zaman beyni daha fazla strateji geliştirebilir ve performansını artırabilir. Bu da aynı anda iki işi birden yapabilmesini sağlayabilir. Yani yine aynı kapıya çıkıyoruz; çok çalışmak. Tabii sadece kör noktaya koşulara odaklanmak diğer alanlarda boşluk verilmesine neden olabilir. (Yukarıda gösterdiğimiz Mane-Firmino pozisyonunda olduğu gibi). Bu da olası ve dikkate alınmaya değer bir tehlikedir. Her halükarda 'kör noktaya koşular' pozisyonu savunan takımlar için ciddi sorunlara gebe bir organizasyon.

Futbol alan, zaman, hareket ve an oyunudur. Ancak tüm bu bileşenleri bir arada tutan 3 temel şey vardır: Çok çalışmak, oyuna inanmak ve tabii ki yetenek. Savunma için de hücum için de oyunu çeşitlendiren modellerden biri olan 'kör nokta' ve 'kör noktaya koşular' da saydığımız bu parametrelerden bağımsız düşünülemez. Futbolda 'Yaptık oldu' yoktur, 'çalıştık oldu' vardır.
 

Sıradaki Haber
Trabzonspor ve Türk futboluna adanan ömür: Özkan Sümer
Yükleniyor lütfen bekleyiniz