Detay

Üçüncü akşam yemeğinde hesaplar Guardiola'dan

30 Mayıs 2021 Pazar 13:25 - Son Güncelleme 30 Mayıs 2021 Pazar 17:19  |  Kaynak : TRT SPOR

Tuchel ve Guardiola, Münih'te iki defa akşam yemeği yemiş ve saatlerce futbol konuşmuşlardı. Şampiyonlar Ligi finali de üçüncü akşam yemekleriydi. Bu sefer hesap Guardiola'ya kaldı...

Bu sezonki Manchester City - Chelsea maçları adeta birer satranç maçı gibi geçti. Yıllar önce Münih'teki meşhur akşam yemeklerinde Guardiola ve Tuchel'e eşlik eden dönemin Bayern Münih Sportif Direktörü Manuel Reschke'nin de dediği gibi: 'Onları izlemek sanki iki satranç ustasının maçını izlemek gibi; Fischer, Sassky'ye karşı...'

Şampiyonlar Ligi finali de o maçlardan bir tanesi oldu. Son iki ay içerisinde Tuchel, Guardiola'yı iki defa yenmeyi başarmıştı. Bunlardan bir tanesi FA Cup yarı finali diğeri ise lig maçıydı. 17 Nisan'da oynanan FA Cup yarı finalinde Tuchel sahaya dünkü kadrodan sadece bir değişiklikle; Ziyech'in yerine Havertz'le başlayarak aynı formasyonla çıkmıştı. Guardiola ise 4-2-3-1 kullanmış ve iki 6 numara oynatmıştı: Rodri & Fernandinho. Şampiyonlar Ligi finalinde ikisi de yedek kulübesindeydi. Dortmund maçının ardından bu karşılaşmaya çıkan City'de Pep, 8 değişiklik yapmıştı. Chelsea'nin enerjisine ve hücum hattının hareketliliğine aynı şekilde karşılık veremedi. BBC maç sonu raporunda City için şöyle yazmıştı: "Üretkenlikten uzaklardı. Kıvılcım eksikti." Chelsea maçı 1-0 kazandı. Tıpkı dün akşamki gibi...

İki takım daha sonra 8 Mayıs'ta ligde karşılaştı. Manchester City bu sefer Chelsea'nin 3-4-2-1'ine aynı şekilde karşılık verme kararı almıştı. Bu sezon sadece iki defa 3'lü oynamışlardı. Laporte-Dias-Ake ile 3 stoperli arka üçlünn kenarlarında Mendy ve Cancelo vardı. Merkez ise tek 6 numara Rodri ile tutuluyordu. Chelsea'nin ağır merkez savunmasını bozmak için hem Jesus hem Agüero sahadaydı. 1-0 öne geçmişler, Agüero saçma bir Panenka ile penaltıyı kaçırmıştı. O vuruş gol olsaydı maçın hikayesi başka yöne gidecekti ama Rüdiger'in Ferran'ı kilitlemesi, Gilmour-Kante ikilisinin Rodri'ye yaptığı baskıyla oyun kurdurmaması ibreyi Chelsea'ye çevirdi. Maçın sonunda gülen 2-1'le yine Chelsea olmuştu.

Şampiyonlar Ligi finali öncesinde bu iki maç yol gösterici oldu. Manchester City'nin yüksek savunma hattı birçok takım için tehlike oluştururken Chelsea bunu avantaja çeviren ender takımlardan bir tanesiydi. FA yarı finalinde girdikleri pozisyonların çok benzerinde dün akşam golü buldular. FA Cup yarı final maçının 6. dakikasında Ziyech'in sayılmayan golünde Werner'in savunma arkasına koşusu ve 55. dakikada atılan golde yine savunma arkasına koşan Werner, dün akşamın ön gösterimi gibiydi. Tuchel elindeki malzemeyle kendi en iyisini yapmak yerine Manchester City için en fazla sorun çıkaracak formülü ortaya koydu. Tuchel'le karşılaşan City'nin bu sezonki xG değeri 0.91'di. City'ye gole dönüşecek şut imkanı tanımamak formülün önemli bir parçasıydı. Dün akşam da böyle oldu. Manchester City'nin xG değeri 0.45'te kaldı. Bu değer ikinci 45 dakika içinde 85. dakikalara kadar 0.06'ydı. Chelsea, Manchester City'ye kaleyi bulan sadece 1 şut çektirdi.

Chelsea dün akşam da lig maçındaki gibi City'yi 1. bölgede değil 2. bölgede karşıladı. Topu kapmak için değil, rakibine hata yaptırmak için baskı uyguladı. Bu baskıyı ise güçle değil, akılla yaptı. Lig maçında Ziyech'le buldukları beraberlik golünden önce Rodri'nin tüm pas opsiyonlarını kapatıp, sonra topu kaptıkları gibi. O sırada kenarda çıldıran Guardiola'nın çaresizliği aynı zamanda Tuchel'in zaferini imgeliyordu. Guardiola sahaya çıkardığı 11'den topu bu kadar rakibe vermesini beklemiyordu eminim... Top Chelsea'de hesapladığından fazla kalınca, topu geri kazanma süresi ve sayısı da düştü. Çünkü plan buna göre değildi. Sahada klasik 6 numara yoktu. Savunma rolü İlkay'a bırakılmış gibiydi. O da takımın en çok faul yapan oyuncusu olmaktan öteye geçemedi. Manchester City maç boyunca Chelsea'den ne daha fazla ikili mücadele kazanabildi ne de daha fazla top kapabildi. Top kendisindeyken de Kante duvarına çarpıyordu. Tuchel geldiği günden bu yana merkezi çok iyi kapatan Chelsea, City'yi kenarlara itti. Maç boyunca kenardan 13 yüksek top gönderen City'nin isabet oranı %7.7'de kaldı. Guardiola'nın ana planı işlemiyor, alternatif planlar ise yetersiz kalıyordu.

Tam bu sırada en çok korktuğu şey başına geldi. Mendy'den başlayan pas sekansı, Mount'un kilit pasıyla gole dönüştü. Opta verilerine göre Chelsea kalecisi Mendy, Premier Lig’in ‘şutla biten atak sekansına’ en çok dahil olan kalecisi (51). Onun başlattığı pas serilerinin %60’ından fazlası şutla bitmiş.Tuchel, kaleciyi oyuna dahil etmenin en efektif formülünü bulmuştu. Pozisyon yine onunla başladı. Top orta sahada Guardiola'nın en istemeyeceği kişiyle buluştu: Mason Mount. Sinyallerini birkaç pozisyonda vermişti. Werner'in kale ağzında yapamadığı vuruşta ya da savunma arkasına sarkıp yaptığı şutta pasları veren isim Mason Mount'tu. Genç İngiliz Chelsea’nin akan oyunda en fazla pozisyon üreten oyuncusu (61) ve yine akan oyunda asist beklentisi en yüksek oyuncusuydu (6.7). Şut paslarının tamamı ceza alanındaki ‘altın bölge’ denilen en tehlikeli yere yapılmıştı. Mount'un pasından önce Werner'in Dias'ı kendisine eşleyip, alandan çıkarması da alkışlık hareketti. Chelsea bu dakikalarda xG değerinde 0.90'ı görmüştü. Manchester City analiz ekibi birinci yardımcı antrenör Juanma Lillo'ya tehlikenin yaklaştığı haberini verdi ancak engel olunamadı.

Maçın kalan bölümünde sadece Kante'yi izlemek yeterliydi. Her yere yetişti, her topa dokundu. 11 ikili mücadele kazandı, bu alanda sahanın en iyisiydi. Reece James'ten sonra en çok top kapan oyuncuydu. İstatistiklere girmeyen ancak Chelsea'yi ayakta tutan birçok hamlesi de cabası. Kante bugünlere kolay gelmedi. 1980'lerde Mali'den Fransa'ya göç etmek zorunda kalan bir ailenin çocuğuydu. Paris banliyölerinden Rueil Malmaison'da doğup büyüyen Kante, ailesine yardımcı olmak için sokakta çöp toplayıcılığı ve kapıcılık yaptı. Geri dönüşüm şirketlerine verdiği çöpler karşılığında nakit para alan Kante bunun için her gün onlarca kilometre yürümek zorunda kalıyordu. 11 yaşında babasını kaybedince ailenin yükü de omuzlarına bindi.

Kante'nin hayatını değiştiren olay Fransa Milli Takımı'nın ülkelerinde düzenlenen 1998 Dünya Kupası'nı kazanması oldu. Fakir bir göçmen olan 7 yaşındaki Kante, kendisi gibi göçmen ve siyahilerden oluşan milli takıma hayranlık duymaya başladı. Bir yandan da Dünya Kupası sırasında yaşanan 'çevre kirliliği' sayesinde normalden daha fazla para kazanıyordu. Çünkü stat çevresi başta olmak üzere Paris'e gelen taraftarların bıraktıkları plastik çöpleri topluyordu. 20 yıl sonra aynı başarıya ulaşmasını sağlayacak futbola o günlerde başlama kararı verdi. İyiki de o kararı vermiş...

Tuchel, Chelsea'ye geldiğinde 'rakiplerin karşılaşmak istemeyeceği bir takım olacağız' demişti. Gerçekten de öyle oldular. Böyle bir sezonu Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ile bitirmek Tuchel'in master tezinin kabulüydü. Geçen sezon 60 maça çıkan Pep bunların 59 tanesinde ya Rodri ya da Fernandinho ikilisinden birini mutlaka 11 başlatmıştı. Ama dün akşam 'atak oynayacağız' diyerek bundan vazgeçti. Peki, atak oynayabildi mi? Bence hayır. Chelsea'nin formülü buna izin vermedi. Pep günlüğüne, 2014'teki Real Madrid maçı gibi bu finali de 'taktiksel hatalarımdan bir tanesi' olarak yazacaktır.

Özel bir not da Chelsea kalecisi Mendy'ye. 23 yaşında profesyonel sözleşmesi ve kulübü yoktu. Futbolu bırakma kararı almıştı. Normandiya'da iş bulma kurumuna başvurdu. Ertesi yıl şansı döndü. 24'te profesyonel oldu. 28'de Premier Lig'e geldi. 29 yaşında ise Şampiyonlar Ligi'ni kazandı. Her zaman söylediğimiz gibi; mücadeleye devam...

Sıradaki Haber
İnfografik: Şampiyonlar Ligi şampiyonu Chelsea
Yükleniyor lütfen bekleyiniz