1918 yılında dünyaya gelen Irving Schaffer, Birleşik Devletler Ordusu Hava Kuvvetleri'nde görev yapıyordu. İkinci Dünya Savaşı'nda hem telsiz operatörü, hem de fotoğrafçı olarak cephede bulunan Schaffer, tamı tamına 65 muharebede görev yaptı. Onun hikayesini günümüze taşıyan unsur, tuttuğu günlüklerdi.

2001 yılında yaşanan küresel kriz sonrası Schaffer, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sakladığı günlüklerinin basılmasına ve yayımlanmasına onay verdi. 2005'te, "Red Skies at Night, the True Diaries of Irving J. Schaffer" ismiyle yayımlanan hikayelerde, çavuşun savaş anılarından arkadaşlarıyla yaşadıklarına kadar birçok hatıra saklıydı. Günlükte en çok tekrar ettiği unsurlar ise, ölüm ve yalnızlık korkusunun yanında, kendisini bekleyen eşi Shryle ile olan aşkıydı.

Schaffer, 2011 yılında, 93 yaşında hayata gözlerini yumdu. Kendi kuşağından sonra dünyaya gelmiş, soyağacında tam 33 üye vardı. Bunlardan bir tanesi, kendisinin vefatıyla 18 yaşında yüzleşen torunu, DeAndre Yedlin'di...

Yedlin, Newcastle United'a transferi sonrası kulübün basın kanallarına verdiği demeçlerde, dedesinin kendi yoluna nasıl ışık tuttuğundan sıklıkla bahsetti. Büyükannesi, onun moda ve dövme tutkusunu biliyordu. Kendisine, vücudunda taşıyacağı her simgesinin onu yansıtacak, onun düşüncelerine ve değerlerine hitap edecek bir anlamı olmasını öğütlemişti. Yedlin, bu değerleri şu sözlerle ifade ediyor:

"Büyükbabam ve büyük büyükbabalarım, ailemize gurur verecek çok şey yaptı. Ben de onların hatıralarını yaşatıyor ve kendime, dedem Irving Schaffer'ı örnek alıyorum."

Yedlin'e göre dedesi, oldukça sıcakkanlı, sevecen ve ilgili bir insandı. Çocukluğunu güzelleştirmiş, kendisine karşı her zaman ilgili davranmıştı. Annesi ve büyükannesinin, ailenin beş kuşağının içinde bulunduğu fotoğraflarını gördüğünde duygulandığından söz ediyordu. Bu duyguyu dövmelerinde yaşatmaya karar vermişti.

Birleşik Amerikalı futbolcu, dedesine "gelincik" diye sesleniyordu. Onun kaybının ardından, bir gelincik çiçeği ve dedesinin savaş yıllarını anımsatması adına bir de uçak figürünü kollarına kazıtmıştı. Tam da büyükannesinin öğütlediği gibi...

Ropörtajı yapan Newcastle United muhabiri gibi, kendisiyle ilgilenen birçok kişinin, boynundaki dövmenin anlamını merak ettiğinden de söz ediyordu. Anlattığına göre 'The Gentry', dedesinin sahip olduğu bir işletmeydi. 'Gentry', elit, asil, soylu anlamını taşıyordu:

"Pek çok kişi, dövmemi gördüğünde anlam veremiyor ya da yanlış yorumluyor. 'Gentry' dedemle bağlantılı olduğu kadar, asilliği de simgeliyor. Bu nedenle üzerinde bir kraliyet simgesi var"

DeAndre Yedlin, büyük bir moda hayranı. Ropörtajında belirttiğine göre, geçmişte evinde yapılacak bir çekim için tamı tamına 6 kez kıyafet kombinini değiştirmiş. Giyimine, stiline, üzerinde barındırdığı ve görsel açıdan dikkat çeken her şeyin kendisini yansıttığına dikkat ettiğini ifade ediyor. Sürekli güncellediği saç stilleri ve dövmeleri bunu doğruluyor.

Birleşik Amerikalı futbolcunun ilk büyük transferi, 2014 Dünya Kupası sonrasında gerçekleşmişti. O dönem, MLS'in Sounders takımında oynayan Yedlin,  ABD milli takımına çağrılarak kupa heyecanına katılmıştı. Turnuva öncesi milli takımımıza karşı da forma giyen tecrübeli futbolcu, dakika almadığı Gana maçının ardından, Portekiz ve Almanya'ya karşı da çok kısa süre sahada kalmıştı. Son 16 turunda, Belçika maçında sakatlanan Fabian Johnson'ın yerine oyuna giren Yedlin, eşine-benzerine az rastlanır süratiyle dikkat çekmişti.

O yaz, Premier Lig ekiplerinden Tottenham'ın yolunu tutan yıldız futbolcu, İngiliz devinin formasını yalnızca 11 dakika terletti. Düzenli olarak farklı kulüplere kiralandığı 2 yıllık bir periyodun ardından Newcastle United'ın yolunu tutan Yedlin, savunmada görev yapmasına rağmen, kısa sürede ligin "büyük altılı"sının dördüne karşı tabelaya etki ederek dikkat çekmişti. Ada kariyerinde de olağanüstü süratiyle gğndeme gelse de, bunun kendisi adına olumsuz bir intiba uyandırdığını düşünüyor:

"Genellikle zayıf, eksik yönlerimi hızımın maskelediği söyleniyor. Herkesin fikrine saygılı olmakla birlikte, bu şekilde anılmak istemiyorum. Bir basketbolcunun boyu, diğerlerine göre nasıl avantaj olabiliyorsa, ben de hızımı aynı şekilde kullanıyorum."