Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, TRT SPOR yayınında Galatasaray kafilesinin Atina'da yaşadığı krize dair açıklamalarda bulundu.

Özügergin, beklenmedik bir problemle karşılaşıldığını belirterek şunları söyledi:

“Değer miydi bu yaşadıklarımıza? Akşam saatlerinde böyle bir sorunla karşılaşacağımız hiç aklımıza gelmezdi. Ne Galatasaray’ın ilk yurt dışı hazırlık maçı, ne de Olympiakos’un ağırladığı ilk yabancı kafile, ne de koronavirüs yeni çıktı. 1.5 senedir bununla birlikte yaşıyoruz. Tedbirler de gayet iyi biliniyor.”

Tedbir varsa herkese eşit ve şeffaf bir şekilde uygulanır. Kafilemiz geliyor, ‘Bizim usulümüz böyle ve rastgele test yapacağız’ diyorlar. Fatih Hoca ‘İyi’ diyor. Ona da test yapıyorlar, itiraz etmiyor. Fatih Terim’den önce birkaç oyuncumuz ve teknik eleman elini kolunu sallayarak geçiyor. Sonra herkese yapmaya karar veriyorlar. Olmaz. Neye göre? Otobüsten indirmeye kalkıyorlar.”

Problemin, olması gerekenin dışında bir tutum sebebiyle oluştuğunu söyleyen Özügergin, “Uygulamanın bu olduğunu, böyle yapacaklarını söyleseler takım da buna göre karar alır ve buna göre davranır. Futbol tabiriyle, oyun devam ederken kale direğini oynatıyorlar. Böyle bir şey olur mu? Fatih Terim’in itirazı da kendisine test yapılması değil. Rastgele olması gereken ve o şekilde başlayan testin herkese yapılacağının söylenmesi.” dedi.

"Mesele kırmızı-beyaz"

Galatasaray kafilesinin oldukça sakin davrandığını belirten Özügergin, “Teknik direktöründen sporcusuna, takımın en üst seviyesinden altına herkes son derece vakur ve sabırlı durdu. Hiç bağırış-çağırış da olmadı. ‘Öyle mi, peki siz bilirsiniz.’ dedi Fatih Hoca. Uçak hazırlandı ve geri dönüş kararı verildi. Lütfen içeri alınmış bir takım durumuna düşemezdi Galatasaray… Devlet büyüklerimizi de bilgilendirdik ve talimatlarını aldık. Bunları da yerine getirdik.” dedi.

Büyükelçi Özügergin, sözlerini şöyle noktaladı:

“Olympiakos’ta da bu problemi çözmek isteyenler vardı ancak sistemik bir sorunu bireysel çabayla çözemezsiniz. Bu her kulübümüze olabilir. Mesele sarı-kırmızı değil, kırmızı-beyaz meselesi. İyi niyetle çözülebilirdi. “