1- Ünlü 8. Viraj

İstanbul Park denince akla 8. viraj geliyor. 2005 yılındaki ilk yarıştan bu yana tüm pilotların dilinde olan 8. viraj, bugünkü takvime heyecan getirecek. Yeni otomobilleri, hibrit motorları virajda görmek, performanslarını karşılaştırmak unutulmaz olacak.

2- Yeni otomobillerin performansını İstanbul Park’ta görmek

Sadece 8. viraj değil, İstanbul Park genel olarak geçişin bol olabildiği, ilk sıradaki ismin her an değişebildiği bir pist. 2011’de son düzenlendiğindeki Formula 1 farklı, bugünkü Formula 1 farklı özelliklere sahip. Özellikle şimdiki inanılmaz hızdaki araçlar ve başarılı genç pilotlarla birlikte yarışların ne kadar dönüşüm yaşadığını canlı canlı gözlemleyebileceğiz.

3- Kasım’da yağmur yağabilir

İstanbul GP daha önce hep ilkbahar sonu, yaz başlangıcında düzenlenmişti. Ancak bu kez durumlar farklı. 15 Kasım’da İstanbul’da ortalama hava durumu 10 derece oluyor ve yağmur yağması demek, Formula 1’de inanılmaz yarışların ortaya çıkma ihtimali demek.

4- Unutulmaz 7 sene

Tüm gelişmeler, söylenen her şey bir yana, son senelerdeki seyirci azalması göz ardı edilirse İstanbul Park hep heyecanlı yarışlara ev sahipliği yaptı. 2010’daki Vettel-Webber kazası her zaman konuşulacak. Massa’nın 3 sene üst üste aldığı zafer, oluşan rekabetler hiçbir zaman unutulmayacak.

5- Tam zamanı 

Formula 1’in Türkiye’ye bu sene dönmesinin en büyük sonuçlarından bir tanesi de motor sporlarına yaptığı katkı olacak. Son zamanlarda yetişen genç pilotlar, Formula 1’e özellikle son 4 senede katlanarak artan ilgi ve Netflix’in “Drive to Survive” belgeseliyle birlikte ilk defa Formula 1 izleyenlerin gözle görülebilir artışının üstüne Türkiye GP’nin yapılacak olması sporun iyiden iyiye büyümesini sağlayacak. 

Toprak Razgatlıoğlu, Ayhancan Güven, Can ve Deniz Öncü, Cem Bölükbaşı gibi pilotlar yetiştiren Türkiye, gelecekte Formula 1 pilotu yetiştirmek için de çok kritik bir dönemece giriyor.
Çünkü tüm bu pilotlarla birlikte motor sporlarına ilgi duyan genç adaylar, Formula 1 ile birlikte “en üst seviyeyi” yaşayacak.