Placeholder Broadage Row
Menajerlik oyunu tutkunlarına 7 kariyer senaryosu

Ülkemizde sayısı hayli fazla olan menajerlik oyunu tutkunları için, içerisinde bol miktarda “rol yapma” barındıran 7 kariyer senaryosu öneriyoruz.

Pek çoğumuz menajerlik oyunlarını seviyor, kendimizi teknik direktörlerin stresli ama yaratıcı dünyasına dahil etmekten keyif alıyoruz.

Bunun yanında çoğu oyuncu gibi nasıl bir kariyer yapmamız gerektiğini bulmakta zorlanıyor, bazen de bu sebepten oyunlara bir süre ara veriyoruz.

Sosyal medyada kariyer yapmak için takım önerileri bolca var ancak ben menajerlik oyunlarını oynarken “gerçekmiş gibi rol yapma” kavramına çok kapılıyor, bu yüzden seçtiğim takımdan çok senaryoyla ilgileniyorum.

Bu bağlamda, ilgilileri için 7 kariyer senaryosu hazırladım.

Vakit kaybetmeden başlayalım.

1-) “Bu takım kümede kalacak!”

Oyunumuzu açtıktan sonra bir süre işsiz olarak tatile atıyor veya direkt olarak İsveç Ligi’nin önerdiği Şubat 2024 tarihinden başlatıyoruz.

Tercih edeceğimiz liglerin dibine demir atmış takımları inceliyoruz.

Bu ekiplerin önünde ligde kalmak için yalnızca 3 ayları var ve bir mucize arıyorlar. O mucize, sizsiniz.

Pek çok deneme sonrası kendi adıma kümede kalma yarışından en keyif aldığım liglerin Türkiye, İngiltere, İspanya ve İngiltere Championship olduğunu söyleyebilirim. Yunanistan ve Sırbistan gibi liglerde de bu yarış hayli zevkli oluyor.

Kısa sürede çözüm bulmanız, moralsiz oyuncuları aynı hedef uğruna kenetleyebilmeniz, 0 puan ile 1 puan arasındaki kader belirleyici farkı idrak etmeniz ve bir süreliğine ‘oyundan önce skor’ demeniz gereken bir yolculuk sizleri bekliyor.

Özellikle Luton Town son sıralardaysa şiddetle tavsiye ederim.

2-) “Para ve kupa nerede, ben orada.”

Başarıya düşkün, çalıştığı her takımı bir hedefe götürebilen ancak tüm kariyer planlamasını banka hesabına göre yaptığı için futbol arenasının en tepesinde parlamamış bir menajer olduğunuzu hayal edin.

20 yıllık geçmişinizin sonunda herkes sizin için “Başka bir vizyona sahip olsaydı Real Madrid’de çalışırdı” diyecek ama siz bu yola hiç girmeyeceksiniz.

Yabancı uyruklu bir teknik direktör de açabilirsiniz. Suudi Arabistan, Katar, ABD gibi ülkelerde yarışabilir, Avrupa serüveninizi Ukrayna gibi, Fransa’nın sahipli kulüpleri gibi yerlerde şekillendirebilirsiniz.

Böyle bir kariyer, planlama yapmaktan ziyade kısa vadede hedefinize ulaşacak işler kovalayarak ve biraz sivri dilli olarak keyifleniyor.

Rakip antrenör ve oyuncularla, bazen kendi kadronuzla basın önünde atışmaktan çekinmeyin.

Bir noktada Wydad veya Raja Casablanca gibi en azından bir sezonluk deneyimi tatmayı, Tigres’e gitmeyi, Brezilya’nın en pahalı kadrolarından birini yönetmeye talip olmayı düşünün.

Dünya Kupası yaklaşırken çalıştığınız kulüpte de işler yolunda gitmiyorsa ayrılmanın yolunu yapabilir ve neredeyse her Dünya Kupası’nı bir takımın başında geçirebilirsiniz.

Fantastik bir kupa avcısı olacaksınız.

Tek tavsiyem, bu yolculuğu kariyerlerinizi anlatabileceğiniz en az bir arkadaşınız varsa yapmanız.

3-) “Bu kulüp küllerinden doğacak…”

Çok köklü, taraftarlarınca çok sevilen, hikayeli ancak uzun süredir başarıya hasret bir camia buluyoruz.

Bu kulübe sadece teknik direktörlük değil, camia liderliği yapıyoruz.

Siz, taraftarların gözünde sadece antrenör değil, bir kurtarıcı olacaksınız.

Bu sefer hikayeyi desteklemek için senaryonun kendisinden ziyade örneklere yoğunlaşmak durumundayım. Zira senaryo zaten çok yalın.

Panathinaikos 13 yıldır şampiyon olamıyor.

Partizan 6 yıldır şampiyon olamıyor.

Fluminense 11 yıldır şampiyon olamıyor.

Marsilya 13 yıldır, St. Etienne tam 42 yıldır şampiyon olamıyor.

Bu yürüyüşe ilk adımı atmanın zamanı geldi.

4-) “Yeni bir Ancelotti geliyor.”

Pek çok menajerlik oyunu tutkununun düşüncesinin ve inanışının aksine büyük takımları çalıştırmak hem zevkli hem de zordur.

Özellikle yeni serilerde kadroyu ve ilişkileri yönetmek zorlaştıkça büyük takım çalıştırmak da zorlaşıyor. Üstelik beş büyük ligin dinamikleri, rakiplerinizin de belli bir kuvvet seviyesinin üstünde kalmasını sağlıyor.

Karizmatik, sadece büyük takımları çalıştıran, sadece büyük hedefler peşinde koşan “marka” bir hoca olmak sizin elinizde.

Burada tavsiyem, hangi ligde başlayacaksanız o ülkeye dair bir geçmişiniz varmış gibi hayal ve hareket etmeniz. Örneğin Juventus’u çalıştıracaksanız, geçmişte yıllar boyunca Juventus’un formasını giymişsiniz gibi düşünün.

Yolculuğa Manchester United ile adım atıyorsanız, David Moyes döneminden beri çeşitli unvanlarla teknik heyetteydiniz. Kulüp o kadar kötü gidiyordu ki artık sıra ‘kendi evladına’ şans vermeye gelmişti.

Bu hayal gücü hem kariyerin keyfini artıracak, hem doğrudan büyük bir camiaya liderlik etmenizi mantıklı kılacak.

Şampiyonlar Ligi finalleri sizi bekliyor. Avrupa’nın hemen her büyük liginde muhakkak bir şampiyonluk adayını çalıştırmanız, ortalama 15-20 yıllık deneyim sonrası kupa geçmişinize gururla bakmanızı dilerim.

5-) “Nefreti sevgiye dönüştürme zamanı.”

Çok köklü bir rekabetin bir kutbunda yıllarca forma giydiğinizi hayal edin.

Şimdi de onun ezeli rakibinin başına geçtiğinizi…

Senaryo basit. Hangi takımı yönetecekseniz, favori takımınızı onun ezeli rakibi olarak seçiyorsunuz. Geçmiş futbolculuk deneyiminizi de en aşağı “Profesyonel futbolcu-Ulusal seviye” yapıyorsunuz.

Celtic’i mi çalıştıracaksınız? Favori takımınız Rangers olsun.

Boca’yı mı çalıştıracaksınız? Favori takımınız River olsun.

Sizi başlangıçta hem favori takımınız hem de çalıştırdığınız takım sevmeyecek. Basın toplantılarında terletecek sorularla karşılaşacaksınız. Taraftar güvenini kazanmak kolay olmayacak.

Derbiler sizi çok terletecek.

Futbolculuk döneminiz boyunca ıslıklandığınız stadyumda alkışı hak etme zamanı.

6-) “Potansiyeline ulaşamadın mı? Bana gel…”

Bu yaklaşımda seçeceğiniz kulüp çok fark etmiyor. Yarışamamaya tahammülü olan bir kulüpte başlamanız yeter.

Önemli olan sizin nasıl davranacağınız olacak.

Dünyada hakkında olumlu düşünülen ancak bir türlü potansiyeline erişememiş binlerce futbolcu var. Bu oyuncular, futboldan kopmakla kariyerlerinin dönüşümü arasında ince bir çizgide bekliyorlar.

Onların şansı sizsiniz.

Değeri düşük, oyunu olgunlaşmamış yetenekleri futbola kazandırarak geliştirici bir kimlik elde etmek, onların kaderlerinin değiştirilebildiğini görmek ve performans almak büyük bir keyif.

Bu kariyerde hedeflenen kimliği yakalamak için “Oyuncu Bilgi Seviyesi”, “Genç Oyuncu Bilgi Seviyesi”, “Futbolcu İdare Yeteneği” gibi özelliklerinize ağırlık vermeniz gerekiyor.

Oyuncu transfer ederken özellikle geçtiğimiz yıllarda bekleneni verememiş olmasına özen gösterebilirsiniz.

Geçen yılı 6.47 ortalama ile kapatan oyuncu, sizin elinizde çift haneli gol ve çift haneli asist sayılarına ulaşacak.

‘Verin bana, ben parlatırım.’

7-) “Benim takımım kemik gibi, geçemezsin…”

Hepimiz menajerlik oyunlarını gol rekorları kırarak, görsel şölen sunan futbol yapıları kurarak oynamayı seviyoruz.

Peki, Simeone olmanın keyfi nasıl?

Öyle bir takım ve taktik kurun ki, rakipleriniz sizin duvarınızı aşmakta çok zorlansın.

Sizi geriye hapsedip gol atamamalarının değil, size karşı pozisyon bulamamalarının peşinde koşuyoruz.

Çok kaliteli bir saha yerleşimimiz olacak. Rakibin oyununu şekillendiren kritik noktaları saptayıp baskılayacağız.

Bunu yapmanın çok temel şartları var.

Öncelikle çok fizikli bir takım kurmanız gerekiyor. Yüksek top zaafı vermemelisiniz. Orta alanda ikili mücadele kaybetmemelisiniz. Bekleriniz ters kademe yapabilmeli.

Kaleciniz, zorlu Avrupa deplasmanını 0-0’a bağlayacak kadar kaliteli, güvenilir ve hepsinden önemlisi istikrarlı olmalı.

Yalnız savunmadaki temel kaidelere bu denli önem verirken “hücuma nasıl çıkacağız” sorusunu da boş bırakmamanız gerekiyor.

Tavsiyem, klasik 4-4-2 üzerinden şekillenen bir takım kurmanız. Forvetlerinizden en az birinin Yussuf Poulsen, Robin Quaison tarzında fiziksel ve mental özellikleri ağır basan, presçi, top indirebilen, orta sahayı destekleyebilen profilde olması çok işinize gelir.

En az bir kanadınızın da orta saha özellikli olması sizi çok rahatlatacak. Dünyanın tüm kaliteli 4-4-2 takımlarında en az bir kanatta orta sahayı üçleyebilen oyuncular görüyoruz.

Sinir bozucu bir takım olun ve kimseye geçit vermeyin.