5 Aralık 2020 tarihli Avrupa Stüdyosu programında, ‘Hangi futbolcunun maçı olduğunda asla kaçırmazsınız?’ sorusu üzerinden bir konu oluşturup; uzun süre sohbet ettik. (Programı TRT Spor - YouTube hesabından izleyebilirsiniz)

Serkan Akkoyun ile, oyununa hayran olduğumuz isimleri dile getirdik. Ancak bir oyuncu var ki hepsinden ayrılıyor Lionel Messi…

Tarihin tartışmasız, gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından olan Lionel Messi, son dönemde; drama, entrika, öfke, hüzün ve mücadele süreci tanımlamaları ile anlatılıyor cümlelerin içinde... Saf ve güzel futbolun yansıması olan, yıllardır sadece başarılar ile anılan Lionel Messi’nin, böyle bir kaos filmi içinde başrole soyundurulması insanı (en hafifinden tabirle) üzüyor...

Elbette düşününce, hayat tam da böyle bir şey aslında. Neler yaşamış, neler başarmış, nelere ulaşmış olursanız olun; kırılma anları ve yapılan bazı seçimler, tüm senaryoyu başka bir finale doğru taşıyabilir. Tıpkı yol aldığınız bir trenin makasının değişmesi ile varacağınız durağın değişme ihtimali gibi...

Adeta bir Nolan filmini anımsatan olayların arka arkaya geliş süreci ile birlikte, ‘Kusursuz bir fırtına’ oluştu, Messi’nin kariyer haritasında son dönemde…

Bir şeyi kabul edelim, Lionel Messi, şu ana kadar sıkıntılı günleri sadece Arjantin formasını giydiğinde gerçek anlamda yaşamıştı. Arjantin Milli takımı ile bir türlü istenilen kupaya uzanılamaması, ‘Dünya Kupası’ hedefinin hep bir adım uzakta kalması, onu her zaman Maradona’nın gölgesinde bıraktı; konu Arjantin olunca.

Barcelona’da ise durum hep farklıydı; çünkü Messi Barça’dır... O kulübün vücut bulmuş halidir... Kökleri Barcelona’dadır... Ancak aslında bu Barcelona’da kök salma süreci, ayrı bir sorunlu parça da bıraktı çok derinlere. O parça ilgilenilmeyen bir enfeksiyon gibi yer etti, büyüdü, ‘Transferleri o yaptırıyor, teknik adamları o seçiyor’ eleştirileri, başarılar içindeyken makine ile kolayca temizlenen toz zerreleri gibiydi.

Ancak Barcelona’da istenilen düzenin son dönemde bir türlü oturtulamaması, transferlerde yapılan yanlış tercihler, Bayern Münih’ten alınan sarsıcı mağlubiyet; ‘Artık demir almak günü geldi zamandan, bırakın beni gideyim’ isyanının yönetim dağına çarpması ve yakın arkadaşı Suarez’in, Madrid’in yolunu tutması… Bunlar yetmezmiş gibi alınan kötü sonuçlar ve takımın başındaki Koeman ile bir türlü doku uyuşmasının sağlanamaması... İşte tüm bu başlıklar, Messi’nin belki de artık kulüpten bile daha büyük hale geldiği bir yolun sonunda ortaya çıktı. İşte kusursuz fırtına tam da böyle oluştu....

Mottosu bir kulüpten daha fazlası olan Barcelona’da, 10 numaralı formanın sahibi de aynı tanıma sahipti ve oluşan fırtına herkesi vurdu...Tiki taka huzuru ve en iyinin keyfinden; dev dalgaların durmadığı bir iklime evrildi Barcelona sokakları...

Son olarak oynananca Cadiz maçında, çok net görüldü. Lionel Messi çabalıyor; ama bir şeyler hep eksik kalıyordu. Maçı da mütevazı kadrosu ile Cadiz kazandı zaten. Sanki hiç tanımadığı insanlar ile bir sahada top oynuyor gibiydi. Ayrılmak istemesini ısrarla dile getirmesine karşı takımda tutulan Lionel Messi, ilk defa bu kadar dışında göründü Barcelona’nın... Yıllardır kendi hikayesinin kahramanı olarak kelimeleri kaleme alırken, ilk kez başka bir hikayeyi yaşamaya mecbur bırakılmış gibi bir görüntüsü vardı süper kahramanın...

Barcelona’nın, Messi’nin gidişine izin vermemesi anlaşılabilir. Messi, Barcelona’dır ve hatta Messi La Liga’dır...

Yine de her hikayede olduğu gibi; gitmek isteyene dur demek; hüzünbaz bir mücadelenin, kaybedeceğini bile bile girilen bir savaşın, can acıtan yansıması mı aslında... ‘Her aşk bitermiş öğretildim’ şarkısı mı çalacak fonda ilerleyen günlerde, yoksa ben sende tututuklu kaldım mı? Şu an Barça taraftarının Kenan Doğulu’dan ‘Tutamıyorum Zamanı’ dinlediği su götürmez bir gerçek...

Bakalım fırtına dindiğinde, o meçhule giden gemi, o limandan, 10’lu mu, 10’suz mu ayrılacak...