Giovanni Reyna ve kolundaki dövmenin hikayesi: "Sevgilerle, Jack..."

Amerikalı iki futbolcu. Birisi erkek futbolunun yıldızlarından, diğeri ise kadın futbolunun. 20'li yaşlarında milli takımlarının beraber kamp yaptığı otelde tanıştılar. California'daki otelin lobisinde Claudio, kadın takımındaki arkadaşları ile konuşurken yanlarına Danielle geldi. Aralarında güzel bir elektrik oluştu. O akşam beraber pizza yediler. Sohbetleri bütün yaz sürdü. Pizza akşamından 3 yıl sonra ise dünya evine girmişlerdi.

ABD'li kadın futbolcu Danielle Egan ile erkek futbolcu Claudio Reyna'nın tanışma hikayesi böyleydi işte. 1990'lı yılların ortalarında başlayan mutlu birliktelikleri 2000'e 1 kala Jack'in doğumu ile taçlandı. O sırada Claudio Reyna, İskoçya'da Rangers forması giyiyordu. Oğlu Jack hem evin neşesi hem de takımın maskotu haline gelmişti. SI'ya verdiği röportajda şöyle diyordu: "Hayatımda onun kadar çok gülen kimseyi görmedim..."

Reyna bir süre sonra Rangers'tan Southampton'a oradan da Manchester City'ye transfer oldu. Jack büyüyor, İngiltere'de şiir okuma yarışmalarına katılıyor, coğrafya ve mimari ile ilgileniyordu. İngiltere'deki tüm stadların yerlerini ve adlarını ezberlemişti. Akşam yemeklerinin bir numaralı eğlencesi, Jack'ın nefes almadan stat isimlerini ve bulundukları şehirleri saymasıydı.

Yıllar içerisinde Reyna ailesinin 3 çocuğu daha oldu. Bunlardan bir tanesi de bugünlerde Dortmund forması giyen Giovanni Reyna. Jack'ten 4 yaş küçük olan Giovanni'nin en büyük zevki abisiyle futbol oynamaktı. Ancak 2010'da yaşananlar ve sonrası Giovanni başta tüm Reyna ailesinin derinden sarsılmasına neden oldu...

Reyna ailesi, baba Claudio'nun 2007'de New York Red Bulls'a transfer olmasıyla beraber Amerika'ya dönmüştü. Ertesi yıl futbolu bırakan Claudio Reyna, antrenörlük eğitimine, oğlu Jack de New York akademisinde futbola başlamıştı. 2010 yılında State Cup'ta oynanan bir maçtan sonra eve gelen Jack, annesine şiddetli bir baş ağrısı yaşadığını söyledi. Hemen doktora gittiler. İlk muayenenin ardından 'menenjit, lyme hastalığı ya da sinüs enfeksiyonu' düşünüldü. Ancak doktorlar bu hastalıklar için yeterli semptomların olmadığına kadar verdiler ve araştırmayı genişlettiler.

Reyna ailesi oğullarını bir nörologa götürdü. Doktor, Jack'ı muayene ederken bir şey dikkatini çekti. Sol gözünün görüş açısıyla ilgili sorun vardı. Yapılan CAT taramasıyla korkunç gerçek ortaya çıktı: Jack'ın beyninde neredeyse golf topu büyüklüğüne ulaşmış bir tümör vardı...

11 yaşındaki Jack hemen ameliyata alındı. Ancak durumu kötü görünüyordu. Doktorlar tümörün oldukça nadir görülen agresif bir yapısı olduğunu söylediler. Çoğunlukla 60-70 yaşlarında görülen bir tümördü. Tıp dilinde 'glioblastoma' denilenden ve ne yazık ki 4. evredeydi.

Jack hayata 2 sene tutunabildi. 13 yaşında yaşama veda ettiğinde kardeşi Giovanni 9 yaşındaydı. En büyük mutluluğu abisiyle futbol oynamaktı. O gittikten sonra futbol oynamayı bıraktı: "Bana her şeyi abim öğretiyordu. Artık iyi bir futbolcu olamayacağım."

Fakat birkaç yıl sonra yeniden futbol oynamaya başladı Giovanni Reyna. Abisiyle olan anılarını yaşatmak için, abisinin onun için söylediği; "Sen çok büyük futbolcu olacaksın Gio..." sözlerini boşa çıkarmamak için yeniden barıştı futbol topuyla. Ve çok çalıştı. Abisini toprağa verdikten birkaç yıl sonra abisinin oynadığı takımla ilk kupasını kazandı. Ve 7 yıl sonra, geleceğin yıldız adaylarından birisi olarak Borussia Dortmund'a transfer oldu.

Dortmund'la bu sezon henüz 2 maça çıkan ama şimdiden 2 gol, 1 asist kaydeden Giovanni Reyna henüz 17 yaşında. O geleceğin futbol yıldızları arasında gösteriliyor. Babası gibi ABD Milli Takımı'nın 10 numarasını giyiyor. Yine babası gibi kariyerindeki ilk adımını Almanya'da attı. Annesinin futbol zekasını, babasının atletik özelliklerini aldığı söyleniyor. Onun için en önemli şey ise abisi Jack'in anısını yaşatmak. Attığı her golü ona armağan ediyor ve kolundaki dövmede, abisinin el yazısıyla şu yazıyor: "Sevgilerle, Jack..."