Fenerbahçe, farkın daha da fazla erimesine izin vermedi.

Sarı lacivertliler, Kasımpaşa karşısında ilk yarıda eksiklerini daha fazla aradı. Orta alanda Emre ile kalite, Alper ile ısrarcılık kazanmıştı ama Holmen'den umulan akıl gelmeyince sıkıntı yaşandı.

Aslında ilk yarıda anlaşıldı ki Fenerbahçe'nin ihtiyacı akıl değil, sükunetti ve bu fazlasıyla Cristian Baroni'de vardı! Ersun Yanal, çok doğru hamleyle ikinci yarının Fenerbahçe lehine dönmesini sağladı.

Kasımpaşalı Kerem Şeras'ın ikinci sarı karttan kırmızı kart görmesiyle eksik kalmasını maçın kırılma anı görenler de bence yanılıyor. Konuk ekibin -Bruno Alves'in ikramıyla- beraberliği sağladığı unutulmamalı. Fenerbahçe'ye asıl katkıyı ikinci yarıda sunan ve isyankarlık ekleyen Alper'in ısrarcılığı farkı yarattı.

Fenerbahçeliler için belki de en ilginç durum, en çok eleştirilenlerin kazanmaya en çok ihtiyaç duyulan maça damga vurmalarıydı.

Teknik Direktör Ersun Yanal, hücumda topla ilk buluşturulacak oyuncu olarak Kuyt'ı belirlemişti. İkinci golde -ki ofsayt değildi- Hollandalı görevini hakkıyla yerine getirdi. Cristian maça sakinliğini koydu. Bekir, orada bulunarak topun kendisine çarpmasını ve gol olmasını sağladı. Attığı gol, Marsilya'ya röveşatadan attığı gol kadar güzel ve önemliydi! Selçuk da skoru korumak için güvence olarak sahaya sürüldü.

Skora bağlı ya da bağımsız, Fenerbahçe'nin yoklukta kullandığı futbolcuların alternatif olup olamayacakları bu futbolcuların kendilerine bağlıydı ki Kasımpaşa maçında yangında ilk akla gelecekler arasında olacaklarını gösterdiler.

Kasımpaşa galibiyeti, Ersun Yanal için de "takımları ikinci yarıda düşüşe geçer" efsanesinin sonu olabilir.

Faruk Mutkan
www.trtspor.com.tr
(@FarukMutkan)