Detay

2. Bölüm: Akademiler göreve hazır!

27 Nisan 2020 Pazartesi 00:51 - Son Güncelleme 27 Nisan 2020 Pazartesi 19:06

Kulüpler iki kapının önüne geldi. Bir tanesi geçmişteki hataları geride bırakıp uzun süredir sadece lafta kaldığı altyapı işine girmek. Diğer ise hiçbir şey olmamış gibi bol sıfırlı transferler yapmaya devam etmek. Hangisini seçecekler?

Futbolu seven biri olarak bu yazı dizisine başlarken yapmak istediğim tek şey onlara doğru bildiğim bir yol göstermekti. Atalarımızın dediği gibi 'Bir musibet, bin nasihatten çok işe yarar' mantığıyla içinde bulunduğumuz durumdan olumlu bir sonuç çıkarmaya çalışmaktı. Belki bana inanmazlar diye de her yazıya işin ehliyle hazırlandım. Bugünkü yazının konusu, bir önceki yazının sonlarında  giriş yaptığım futbol altyapıları ya da modern isimleriyle akademiler olacak. Konuğum ise Medipol Başakşehir Futbol Kulübü Akademi Direktörü Nedim Yiğit.

Koronavirüs sebebiyle yaşanan ekonomik durgunluk, kulüplerin transfer politikalarını derinden etkileyecek, bu kesin. Şimdiden hem bizim ligimizde hem de dünya futbolunda toplam milyarlarca avroluk zarar söz konusu. UEFA'nın Finansal Fair Play kurallarını askıya almasını gerektirecek kadar ciddi bir sorun var ortada. Nedim Hoca konuya şöyle bir giriş yapıyor: "Bildiğim kadarıyla 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez futbol aktiviteleri tamamen askıya alınmış vaziyette. Futbol ekonomisinde, sektörün hareket etmemesi ile değer kazanımının durması bir yana, mevcut değerlerin hızla kaybedilmesi de söz konusu."

"Seyirciler artık daha toleranslı taraftarlık yapacak"

Bütçelerinde eksi hanesi kabarmaya başlayan kulüplerin eskisi kadar fütursuzca transfer yapmaları zor. Transfer yapılmayacak denemez ancak öncelik ne olmalı, bunu belirlemek lazım. Hem futbolcu hem teknik adam hem de altyapı koordinatörü olarak futbolun birçok alanında görev yapan Nedim Yiğit'in görüşleri şöyle:

"Son dönemde özellikle UEFA, Finansal Fair Play kanunlarıyla kulüplerimizi zorunlu olarak değer üretmeye yani oyuncu üretimine ve sektöre değer katmaya, daha da net söylemek gerekirse; doğru işleyişe yönlendirmekteydi. Futbol kulüpleri ekonomik olarak toparlanma sürecine girmek zorunda olacaklar, kaçınılmaz. Salgın öncesi ekonomik güçlerini tekrar elde etmek için bütçe planlamalarına "sahip oldukları oyuncu değerleri", "potansiyeli yüksek ama henüz değerini bulmamış oyuncular" ve "yeni genç oyuncular" olarak güncellemeler katmak zorundalar. Bu sefer bir avantajları olacak, bu krizi futbolun en önemli paydaşı olan seyirciler de yaşadı ve artık daha toleranslı taraftarlık yapacaklar."

"Fayda-maliyet analizi yapılmalı"

2012 yılında altyapılar üzerine yazdığım yüksek lisans tezimde, altyapıdan oyuncu yetiştirmenin aslında yüksek transfer harcamaları için bir alternatif maliyet olacağını belirtmiştim. Yani kulüpler transfer için altyapıdan oyuncu yetiştirmekten vazgeçiyor. Ancak altyapıdan oyuncu yetiştirmenin getirisi, transferlerin getirisinden daha fazla. Bu aradaki getiri kaybı da kulüpler için zarar oluşturuyor ancak farkında değiller. Belki de içinde bulunduğumuz durum bunu fark etmelerini sağlayacaktır. Peki, bundan sonra ne olacak. Nedim Yiğit de sportif ve ekonomik dengeye dikkat çekiyor: "Avrupa’da birçok kulübün doğru transfer uygulamaları var aslında ve yetiştiricilikleri de gayet başarılı. Arsenal, Ajax, Lyon gibi... Kulüpler transferde "fayda-maliyet" analizi yapmak zorundalar. Transfer edilen oyuncunun, ileride kulübe gelir getirecek değerde olmasına dikkat etmeliler. Ayrıca transfer gider ve transfer gelir bütçelerinin dengesini de sağlanmak zorunda olacaklar. Üretme ve yanlış transferlerin en aza indirilmesi için de araştırma, tespit etme, geliştirme, fırsat verme ve 'marketing'e değer vermek zorundalar."

İşte 4 Doğru Modeli

Nedim Hoca'nın son cümlelerinde vurguladığı ifadeleri '4 Doğru Modeli' adıyla şöyle modellendirelim:

Doğru Scouting: "Hem dışarıdan oyuncu transferinde, hem de özkaynaklar için oyuncu tespit etmede en önemli unsur olan scouting için maalesef yeterli bütçe ve planlama olmaması yüzünden onlarca kat daha fazla harcama yapılıyor. Belki Federasyonlar bu bölüm için kulüplerin bütçe ayırmalarını zorunlu hale getirebilirler."

Doğru Özkaynak Kullanımı: "Fayda-maliyet hesabı yapılsa belki en düşük harcama ile en yüksek gelir elde edilebilir mecra özkaynaktır. Doğru yönetim, doğru eğitim, doğru bakış açısı ile verimli hale getirilmek zorunda. Yine burada da Federasyonlar belli oranda bütçe zorunluluğu, belli sayıda ve dakikada özkaynak oyuncusuna süre verilmesi konusunda zorunluluklar getirebilirler."

Doğru Teknik Direktörler: "Arrigo Sacchi 'Başarımı genç oyuncularla çalışmama borçluyum. Çünkü gençler ile çalışırken onlar size nasıl öğretebileceğinizi öğretirler' der... Artık kaçınılmaz bir şekilde antrenör profilleri değişecek ya da antrenörlerin profilleri değişecek. Ben ülkemizde ikinci seçeneğe pek imkan vermiyorum maalesef. Nasıl olacak? Teknik adamlardan genç oyuncuların potansiyellerinin performansa çevrilmesi hakkında bilgi ve deneyim sahibi olmaları beklenecek ki bu, geriye dönük kazanılacak bir şey gibi görünmüyor..."

Doğru Pazarlama: "Pek tabii ki mevcut değerlerin doğru zamanda, doğru yerlere transferlerinin yapılması da önemli. Örneğin İzlanda A milli takımının son dönemdeki önemli yükselişinde en büyük pay, takımın iskeletini oluşturan oyuncuların Avrupa’ya transferlerinde sürekli oynayabilecekleri başaltı takımlara yönlendirilmeleriydi."

Bu süreçte transfere para harcamak yerine kulüplerin altyapılara yöneleceğini söyleyebilir miyiz?

Yönelmek zorunda olduklarını söyleyebiliriz. Maalesef ben her şeye rağmen yöneleceklerinden hala emin değilim ama tüm kalbimle arzu ediyorum. Düşünsenize mevcut kısıtlamaların doğurduğu dijital bir ortam fırsatı olmasına rağmen şu ana kadar 3-4 meslektaşım dışında geleceğe dair görüşme, fikir alışverişleri, proje üretimi ve tartışması yapılmıyor ülkemde... Ben özellikle bu konuda kulübüm vasıtasıyla öncülük yapmaya gayret edeceğim, şu dakika bile oldukça geç kalınmış olmasına rağmen... Özellikle sorunuzda bahsettiğiniz "kulüplerin altyapılara yönelmesi" konu başlığı ile geniş bir konsorsiyum oluşturup, çalışmalar düzenleyip, tüm paydaşlara 'Sizler ne düşünüyorsunuz?' diye sormak gerekmez miydi? Türkiye’de altyapı hakkında davranma ve konuşma ilişkisini Beden Dili Uzmanı James Borg'ün şu sözü güzel anlatıyor: "Bedeniniz başka bir şey söylüyorken ettiğiniz sözlerin hiçbir anlamı yoktur."

Altyapılar ile transfer politikaları arasında nasıl bir bağ kurabiliriz?

Aslında ben sohbetimizin başından beri kurmaya çalışıyorum. Ama bir başka örnekle de ifademi güçlendirmeye çalışayım. Restoranların talebi üzerine yapılan araştırmaya göre, allanıp pullanıp değişik adlarla menüye koyulan yiyeceklerin sipariş oranında önemli bir artış oluyor. Ayrıca bu yemekler, müşteriler tarafından menüde sade adlarla sunulan yiyeceklerden daha lezzetli bulunuyor. Altyapılar sade ve daha ekonomik ama lezzetlidir rahat olun, pazarlama tekniklerine aldanmayın.



"Elgert çok kıskandığım antrenörlerden biri"

Avrupa'da bu bağı doğru kurmuş örnek bir kulüp ya da kulüpler var mı?

Gerçekten çok kıskandığım antrenörlerden birisidir Norbert Elgert. Sanırım 23-24 yıldır Schalke 04 altyapısında görev yapıyor. Kulübe istediği transferi yaptıracak yetkisi ve gücü bulunuyor. Transferlerde üst düzey söz hakkına sahip. İşte benim hayalimdeki transfer politikası... Ortak akıl ile her şey daha kolay ve sağlıklı yürüyecektir. Daha az hata payı, daha az risk ve harcama, daha iyi oyuncu ve daha fazla gelir. Gerek akademiye transfere, gerek akademiden A takıma giden oyuncuda, gerekse A takıma dışarıdan transfer edilen genç oyuncuda kulübün oyun yapısı, kurum hafızası, eldeki oyuncular ile transfer edilebilecek oyuncuların kıyaslanması... Hepsi bir bütün şeklinde olmalı.

Türkiye'deki altyapıların genel durumu nasıl?

Genelleme yaparken eksik, fazla ifadelerde bulunulabilir. Benim penceremden tümü tek bir havuza atıldığında görünen ortalama şöyle: (Kendi kulübüm gibi önemli bir bütçe ayıran kulüplerimiz olmasına rağmen bütünden konuşuyorum)

*Bütçe konusunda yeterli imkana sahip değiller.

*Tesis konusunda yetersiz durumdayız.

*Oyuncuların A takıma yükseleceğine inanç oturmuş değil.

*Eğiticilik yönü geliştirilmiş antrenör sayımızda artışa ihtiyacımız var.

*Yeterli maç sayısına ulaşan yaş grubu sayısı yeterli değil.

*Turnuva kültürümüz eskilerde mahalle turnuvaları ile daha yaygındı, şimdilerde tekrar yayılıyor ama yeterli değil.

Daha iyi bir akademi sistemi için neler yapılmalı?

*Altyapılardan oyuncu yetişmesi için bir Akademi direktörü, antrenör, oyuncu, imkan vs'den önce; bir kulüp kültürü, kulüp isteği, hatta kulüp kararı gereklidir.

*Belki liglerin bile dizaynını belirleyebilecek kadar önemli olan tesisleşme ve altyapıya ayrılan bütçe konusu çok önemlidir. Bu futbol ekonomisinin düze çıkmasında ve kâra geçmesinde etken olacak bir harcama olacaktır.

*Bu ülke gerçekten yeterli yetenekte oyuncu sayısına sahiptir. Onları araştırmakta, tespit etmekte ve geliştirmeye çalışmakta eksiklerimiz var. Bu konunun üstünde durarak, oyuncu ihraç etmekte başarılı olacağımızdan eminim.

*Kulüplerde 'profesyonel olan oyuncular değil, futbol dünyasında profesyonel olarak kalabilen oyuncular' yetiştirmeliyiz.

*Özellikle bu sene liglerin ertelenmesi ve/veya oynanmaması alt yaş gruplarına çok daha fazla olumsuz yansıyacaktır. Bazı yaş gruplarına haksızlık yapmak üzere olabiliriz. Bu sezon için bu konu gözden kaçırılmamalıdır. Bununla beraber tüm liglerin maç sayıları, oyuncu gelişimleri dikkate alınarak yeniden dizayn edilmesi zaruridir.

*Özellikle her yaş grubuna birbirine yakın maç ve antrenman sayısı imkanı verilmesi gözetilmelidir. Çünkü Avrupa'daki rakiplerimizden 4-5 yıl daha geç düzenli antrenman ve maç sayılarına ulaşıyoruz. Bu da A takım ile akademi arasındaki makasın açılma sebeplerinin başında gelir.

*Antrenör ve diğer akademi çalışanlarının yukarıdaki bütçe dahilinde sosyal yaşamda yeri olacak bir kazanca kavuşturulması gerekmektedir.

*TFF ülkenin her yanına kendine ait tesisler açmalı ve buralarda mevsim şartlarına göre her dönemde turnuvalar düzenlemelidir.

*Bunun yanında tüm çalışmaların denetlenmesi ve iyinin teşvik edilmesi, grup şampiyonu takımlara ödül verilmesinden çok daha önemlidir.

*Sezon başı kampları, Şampiyonlar Ligi'nde maç izletmek, UEFA'da final benzeri organizasyonlar daha geliştirici olacaktır. Futbolun ödülünün futbol ile ilgili olmasından yanayım.

Nedim Hoca son olarak şunu söylüyor; "Eğitimin en güçlü aktörü eğiticidir. Tesis, imkan ne kadar iyi olursa olsun, eğitici iyi eğitim veremez ise o kulüp oyuncu yetiştiremeyecektir." Son derece doğru bir tespit. Akademilerden oyuncu yetişmesini istiyorsak önce antrenör yetiştirmeli ve onları yaşayabilir maaşlarla çalıştırmalıyız. Yoksa hiçbir şey değişmeyecek, tesadüfen ve bireysel çabalarıyla çıkmış senelik 2-3 oyuncu ile kendimizi avutmaya devam edeceğiz.

Devam Edecek...
Gelecek Bölüm: Doğru planlama hayat kurtarır

Sıradaki Haber
1. Bölüm: Peki şimdi ne olacak?
Yükleniyor lütfen bekleyiniz